قَالَ اللهُ تَعَالَى : فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهِ وَاَصْلَحَ فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ. (سورة المائدة، ۳٩)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : فقط هر كيم ده يابطغى ظلمدن ( حرصزلقدان ) صكره توبه أدر و حالنىاصلاح أدرسه ( بر دها بويله بر حركتده بولنمامايه عظمه درسه ) ألبتده الله تعالى ، اونون توبه سنى قبول أدر . شبهه يوقكى الله تعالى غفور ، در ، رحيم در . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Fakat her kim de yaptığı zulümden (hırsızlıktan) sonra tevbe eder ve hâlini ıslah ederse (bir daha böyle bir harekette bulunmamaya azmederse) elbette Allâhü Teâlâ, onun tevbesini kabul eder. Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ Gafûr’dur, Rahîm’dir.”
(Mâide Sûresi, âyet 39)
Hicrî: 05 Şaban 1444 Fazilet Takvim
HIRSIZLIK, BÜYÜK BİR GÜNAHTIR
Hırsızlık, dinimizde büyük günahlardandır. Bu günah, yalnız mallara tecavüzle sınırlı kalmayıp çoğu defa masum hayatlara da zulümle, son vermekle neticelenir, ocakların sönmesine sebep olur. Binâenaleyh bunun dünyevî ve uhrevî cezası da o nispette büyüktür.
Allâhü Teâlâ, zulüm ve fesada râzı değildir; insana, hayır ve hakka çalışmak için güç-kuvvet ihsan etmiş, takvâyı, vesile aramayı, mücâhedeyi emretmiştir. Fakirleri korumak, darda olanları gözetmek, düşkünlere yardım etmek hakkında âyet-i kerîmeler ve hükümler indirmiştir. İnfâk, zekât, sadaka ve yardımlaşma hükümleriyle, gücü olanlara vazifeler farz kılmış, zenginlerin mallarından isteyenlere, mahrumlara belli bir hak vermiştir.
Allâhü Teâlâ’dan korkmayarak, nefsinin isteklerine sabredemeyerek başkasının haklarına gizlice el uzatmak, kendisinin hiçbir hakkı olmayan bir malı, Cenâb-ı Hak görmüyormuş gibi çalmaya cüret etmek, elbette Allâhü Teâlâ’nın izzetine ve yüceliğine bir hıyanet ve ona gizliden gizliye bir harptir, yani büyük bir günahtır.
Hırsızlık, gasp, başkasının malını izinsiz almak veya telef etmek, kul haklarındandır. Bunun tevbesi, aldığı malı iâde ederek hasmını râzı edip helâllik istemektir. Eğer hak sahibini bulamazsa onun vârislerinden helallik ister. Onu da bulamazsa yahut hak sahibini bilemezse, haksız aldığı malı yahut bedelini, kıyamet günü sahibine ulaştırmak üzere fakirlere sadaka olarak vererek Allâhü Teâlâ’ya emânet eder.
FIKRA: SONUNDA KABRİSTANA GELECEK
Bir gün pazarda, Nasreddin Hoca’nın çuvalını hırsız çalmış. Hoca, çuvalını aramayıp, doğruca mezarlığa giderek hırsızı beklemeye başlamış. Bunu görenler:
- Hocam, hırsızı aramayıp mezarlıkta ne yapıyorsunuz? diye sormuşlar.
- Arayıp da niye zahmet edeceğim, en sonunda o da mezarlığa gelecek ya, diye cevap vermiş.
Hicrî: 05 Şaban 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder