قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : رَأَيْتُ لَيْلَةَ أُسْرِيَ بِي قُصُورًا مُسْتَوِيَةً مُشَرَّفَةً عَلَى الْجَنَّةِ فَقُلْتُ يَا جِبْرِيلُ لِمَنْ هٰذَا فَقَالَ لِلْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : معراج كجسى جنت إيجرسنده آينى سويه ده يوكسلتلمش بر تقم كوشكلر كوردم . ’ يا جبرائل ، بونلر كيم إيحندر ؟ ‘ ديه صوردم . ده ديكى : ،’ قزدقلرنده أؤفكلرينه حاكم اولانلر و إنسانلريك قوصورلرينى عفو أدنلر إيجندر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Mîraç gecesi Cennet içerisinde aynı seviyede yükseltilmiş birtakım köşkler gördüm. ‘Yâ Cebrâîl, bunlar kim içindir?’ diye sordum. Dedi ki: ‘Kızdıklarında öfkelerine hâkim olanlar ve insanların kusurlarını affedenler içindir.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 24 Receb 1444 Fazilet Takvim
MÎRAÇ HÂDİSESİNDEKİ BAZI HİKMETLER
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Mîraç Gecesi bir kavim gördü. O kavim, bir günde ekin ekiyorlar ve ertesi gün o ekini hasat ediyorlardı. Hasat ettikleri ekin de o anda tekrar başak veriyordu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Ey Cebrâîl, bunlar kimlerdir?” diye suâl buyurdu. Cebrâîl (a.s.) da “Onlar, Allâh yolunda cihâd edenlerdir ki yaptıkları güzel amellerine yedi yüz ve daha fazlasıyla sevap ihsan olunur ve bir şey infâk ederlerse Allâhü Teâlâ, hemen onun mukabilini (daha iyisini) verir.” dedi.
Semaya vardıklarında, Cebrâîl (a.s.), her bir semânın kapılarının tek tek açılmasını istemiştir. Bundaki hikmet, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) bu kapıların dâima açık tutulduğunu zannetmemesi, kapıların sırf onun zâtının şerefine açıldığını bildirmek içindir. Bu sebeple kapı ile vazifeli melekler, Cebrâîl aleyhisselâm’a, “Muhammed (a.s.) kim?” diye sormadılar da “Ona, Mîraç için izin verildi mi?” diye sordular. Zira zâtını bütün ehl-i semâ tanırdı.
Evliyâullahtan bir zât demiştir ki: “Semâ ile arz arasında bir deniz vardır. İsmi, Mekfûf’tür. Yeryüzünün bütün denizleri, ona nispetle okyanusta bir damla gibidir. Bu takdirde bu deniz, Mîraç’ta Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) geçmesi için yarılmıştır. Bu ise Kızıldeniz’in Mûsâ (a.s.) için yarılmasından daha büyük bir mucizedir.”
Mûsâ aleyhisselâm’ın Cenâb-ı Hak ile mükâlemesi (konuşması) için, (kırk gün gibi) belirli bir hazırlık vakti tayin edilmiştir. Resûlullah Efendimizin mîracı ise hiç beklemeden bir anda vâki olmuş ve Peygamber Efendimize (s.a.v.) bekleme zahmeti verilmemiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.), namaz husûsunda Mûsâ aleyhisselâm ile görüşmesindeki hikmet, onun ümmetinin, diğer ümmetlerden daha çok namazla mükellef kılınmış olmasındandır.
Mîraç hâdisesinde daha bunun gibi nice hârikulâde hâller ve hikmetler vardır.
Hicrî: 24 Receb 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder