قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ أَنْفَقْتَ مِثْلَ أَبِي
قُبَيْسٍ ذَهَبًا فِي طَاعَةِ اللهِ لَمْ يَكُنْ إِسْرَافًا وَلَوْ أَنْفَقْتَ
صَاعًا فِي مَعْصِيَةِ اللهِ كَانَ إِسْرَافًا. (الدر المنثور)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) ،" الله
يولنده أبى قُبيس داغى قدار ( جوق ) آلطن إنفاق أتسن او إسراف اولمز . اللهه
عصيانده بر صاع ( جوق آز بر شى ) بله خرجه صن بو إسراف اولور ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu: “Allah yolunda Ebû Kubeys dağı kadar (çok) altın infak etsen o israf olmaz. Allâh’a isyanda bir sa’ (çok az bir şey) bile harcasan bu israf olur.”
(Suyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr)
Hicrî: 09 Şaban 1440 Fazilet
Takvimi
PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V.) NASİHATLERİ
Zübeyr bin Avvam (radıyallâhü anh) dedi ki: “Bir gün Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna gelip oturdum. Peygamberimiz (s.a.v.) arkamdan sarığımın bir ucunu tutup buyurdular ki: ‘Ey Zübeyr, muhakkak ben Allâhü Teâlâ’nın husûsî olarak sana, umûmî olarak da bütün insanlara gönderdiği Resûlüyüm. Rabbiniz ne buyuruyor biliyor musun? Ben: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dedim.
Peygamberimiz (s.a.v.) devam etti: “Rabbiniz (bütün mevcûdâtı yaratıp) Arş-ı Âlâ’yı da kudret ve azameti ile kuşattığı zaman mahlûkâtına nazar edip buyurdu ki:
‘Ey kullarım, siz benim mahlûkumsunuz, ben de sizin Rabbinizim. Rızıklarınız benim kudretimdedir. Sizin için kefil olduğum şeyleri elde etmekte kendinizi çok fazla yormayın. Öyleyse rızkınızı ancak benden isteyin ve ihtiyaçlarınızı ancak bana arz edin. Siz nefislerinizi bana teslim edin ki ben de sizin üzerinize rızıklarınızı akıtayım.”
Peygamberimiz (s.a.v.) devam etti: “Rabbiniz (bütün mevcûdâtı yaratıp) Arş-ı Âlâ’yı da kudret ve azameti ile kuşattığı zaman mahlûkâtına nazar edip buyurdu ki:
‘Ey kullarım, siz benim mahlûkumsunuz, ben de sizin Rabbinizim. Rızıklarınız benim kudretimdedir. Sizin için kefil olduğum şeyleri elde etmekte kendinizi çok fazla yormayın. Öyleyse rızkınızı ancak benden isteyin ve ihtiyaçlarınızı ancak bana arz edin. Siz nefislerinizi bana teslim edin ki ben de sizin üzerinize rızıklarınızı akıtayım.”
(el-Bahru’l-Medîd)
HASTALIK GÜNAHLARA KEFFÂRET OLUR
Evliyâdan Yazıcızâde Mehmed Hazretleri Meğâribü’z-Zamân kitabında şöyle nakleder: Mümin bir kimse hasta olduğu zaman Hak Teâlâ (c.c.) o kimseye dört melek gönderir: Birine o kimsenin kuvvetini almasını emreder, o kimse zayıflar. Birine o kimsenin ağzından yemeğin lezzetini almasını emreder, o kimse de yemek iştahı kalmaz. Birine de yüzünün nûrunu almasını emreder, o kimsenin benzi sararır. Diğerine ise o kimsenin günahlarını almasını emreder. Melekler de bunları yaparlar.
Cenâb-ı Hak, o kulunu iyileştirmeyi dilediğinde, vazifeli meleklere emreder, kuvvetini, yüzünün nûrunu, tad ve lezzet alma melekesini iâde ederler. Günâhını alan meleğe ise günahlarını geri verdirmez. O melek, Mevlâ’ya secde edip: “Yâ Rabbi, biz dört melek idik. Diğerleri aldıklarını geri verdiler. Ben aldığımı geri vermedim.” der.
Cenâb-ı Hak buyurur ki: “Kulumu hastalıkla imtihan edip günahlarını bağışladıktan sonra onları tekrar iâde etmek şânımdan değildir.”
Cenâb-ı Hak, o kulunu iyileştirmeyi dilediğinde, vazifeli meleklere emreder, kuvvetini, yüzünün nûrunu, tad ve lezzet alma melekesini iâde ederler. Günâhını alan meleğe ise günahlarını geri verdirmez. O melek, Mevlâ’ya secde edip: “Yâ Rabbi, biz dört melek idik. Diğerleri aldıklarını geri verdiler. Ben aldığımı geri vermedim.” der.
Cenâb-ı Hak buyurur ki: “Kulumu hastalıkla imtihan edip günahlarını bağışladıktan sonra onları tekrar iâde etmek şânımdan değildir.”
Hicrî: 09 Şaban 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder