قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَحْبِبْ حَبِيبَكَ هَوْنًا مَا
عَسَى أَنْ يَكُونَ بَغِيضَكَ يَوْمًا مَا وَأَبْغِضْ بَغِيضَكَ هَوْنًا مَا عَسَى
أَنْ يَكُونَ حَبِيبَكَ يَوْمًا مَا. (ت)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ." سوديكنى
اؤلجولى سَوْ . كونون برنده دوشمانين اولابلر . سومديكينه ده اؤلجولى بغض أت .
كونون برنده دوسطون اولابلر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Sevdiğini ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Sevmediğine de ölçülü buğz et, günün birinde dostun olabilir.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 18 Receb 1439 Fazilet
Takvimi
İNSANLARLA İYİ GEÇİNMEK
İnsanların birbirlerine karşı güzel ve yumuşak sözlerle konuşmaları, şefkat ve merhametle davranmaları lâzımdır. Allahü Teâlâ buyurmuştur ki (meâlen):
“Affetmeniz takvâya daha yakındır. Aranızda iyilik ve ihsânı unutmayın. Şüphesiz Allah her ne yaparsanız görür.” (Bakara Sûresi, âyet 237)
“…Allâh’ın üzerinizdeki nîmetini düşünün; sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalplerinizin arasında ülfet husûle getirip birleştirdi de nîmeti sâyesinde uyanıp kardeş oldunuz…” (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 103)
Bir hadîs-i kudsîde de şöyle buyurulmuştur: “Ey Âdemoğlu! Benim cennetime ancak azametim karşısında mütevâzı olanlar, gündüz meşgûliyetlerine ara verip ibâdetlerini yapanlar, nefsini şehvetlerden sırf benim rızâm için uzak tutanlar, garip kalmışa arkadaşlık edenler, kazâ ve belâya uğramışlara merhamet edenler, yetime karşı merhametli bir baba gibi şefkatli davrananlar girebilir. Kim bunları yapar da bana duâ ederse, ona “buyur” derim. Bir şey dilerse istediğini veririm ve onu kullarımın kalplerinde sevimli kılarım.”
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) ümmetine ve ashâbına güzel geçinmenin yollarını öğretip anlatarak bunun fazîletlerini ve faydalarını bâzı hadîs-i şerîflerinde şöyle beyan buyurmuştur:
“Mü’minin mü’mine bakması ibâdettir. Yüzüne tebessümü (günahlarına) keffârettir.”
“Mü’minin gönlünü hoş etmek, Rahman olan Allâh’ın rızâsını kazandırır.”
“Yumuşak huyluluk ve insanları iyilikle idâre etmekten nasîbi olan dünya ve âhiret hayrını bulmuştur. Bunlardan nasîbi olmayan da dünya ve âhiret hayrından mahrum kalmıştır.” “Îmandan sonra aklın başı insanları güzellikle idâre etmektir.”
“…Allâh’ın üzerinizdeki nîmetini düşünün; sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalplerinizin arasında ülfet husûle getirip birleştirdi de nîmeti sâyesinde uyanıp kardeş oldunuz…” (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 103)
Bir hadîs-i kudsîde de şöyle buyurulmuştur: “Ey Âdemoğlu! Benim cennetime ancak azametim karşısında mütevâzı olanlar, gündüz meşgûliyetlerine ara verip ibâdetlerini yapanlar, nefsini şehvetlerden sırf benim rızâm için uzak tutanlar, garip kalmışa arkadaşlık edenler, kazâ ve belâya uğramışlara merhamet edenler, yetime karşı merhametli bir baba gibi şefkatli davrananlar girebilir. Kim bunları yapar da bana duâ ederse, ona “buyur” derim. Bir şey dilerse istediğini veririm ve onu kullarımın kalplerinde sevimli kılarım.”
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) ümmetine ve ashâbına güzel geçinmenin yollarını öğretip anlatarak bunun fazîletlerini ve faydalarını bâzı hadîs-i şerîflerinde şöyle beyan buyurmuştur:
“Mü’minin mü’mine bakması ibâdettir. Yüzüne tebessümü (günahlarına) keffârettir.”
“Mü’minin gönlünü hoş etmek, Rahman olan Allâh’ın rızâsını kazandırır.”
“Yumuşak huyluluk ve insanları iyilikle idâre etmekten nasîbi olan dünya ve âhiret hayrını bulmuştur. Bunlardan nasîbi olmayan da dünya ve âhiret hayrından mahrum kalmıştır.” “Îmandan sonra aklın başı insanları güzellikle idâre etmektir.”
Hicrî: 18 Receb 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder