13 Nisan 2018 Cuma

İSRÂ VE Mİ’RÂC MÛCİZESİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِجِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَامُ : يَا جِبْرِيلُ، إِنَّ قَوْمِي لَايُصَدِّقُونِي قَالَ: يُصَدِّقُكَ أَبُو بَكْرٍ وَهُوَ الصِّدِّيقُ. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) جبرائل عليه السلامه   ." أى جبرائل محقق قوميم بنى تصديق أتميور بويوردولر .  جبرائل ( عليه السلام ) ده " أبو بكير سنى تصديق أديور . زيرى او صدديق در . ده دى    ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Cebrâîl Aleyhisselâm’a “Ey Cebrâîl, muhakkak kavmim beni tasdîk etmiyor.” buyurdular. Cebrâîl (Aleyhisselam) da “Ebûbekir seni tasdîk ediyor. Zîrâ o Sıddîk’tır.” dedi. 
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   26  Receb  1439  Fazilet Takvimi 

İSRÂ VE Mİ’RÂC MÛCİZESİ

Peygamberimiz (s.a.v), Hicret’ten bir buçuk sene evvel Receb ayının 27. gecesi Burak ile Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüldükten sonra Kubbetü’s-Sahra’dan semâya çıkarıldı. Semâ katlarının her birinde peygamberlerden biriyle görüştü. Nice melekler gördü. Cennet ve cehennemi müşâhede etti, gördü. Sidre-i Müntehâ’yı geçti, Allâhü Teâlâ’nın melekûtünden birçok acâyibât gösterildi. Beş vakit namaz emri ile aynı gece geri döndü.
Sabah mescide çıkıp Kureyş’e haber verdi. Şaşkınlık ve inkârdan kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. Îmân etmiş olanlardan bazıları, dinden döndüler. İçlerinden bir kısmı Hz. Ebûbekr’e (r.a.) koştu. Hz. Ebûbekir: “Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur.” dedi. “Onu, bunda da mı tasdik ediyorsun?” dediler. “Ben onu bundan daha ötesinde de -yani peygamberliğini- tasdik ediyorum!” dedi. Bunun üzerine “Sıddîk” diye isimlendirildi.
Kureyşlilerden Mescid-i Aksâ’yı bilenler Peygamber Efendimize (s.a.v.) onunla alâkalı sualler sordular, orayı târif etmesini istediler. Allâhü Teâlâ Mescid-i Aksâ’yı Resûlullâh’a gösterdi, ona bakıp târif ediyordu. Müşrikler, “Târifinde doğru söyledi.” dediler. Sonra da “Haydi bakalım, bizim kervanı haber ver. O, bizce daha mühimdir. Onlardan bir şeye rast geldin mi?” dediler.
“Evet, filanların kervanına rast geldim, Revha’da idi. Bir deve yitirmişler, arıyorlardı. Yüklerinde bir su kırbası vardı. Susadım, onu alıp su içtim ve yine yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım, kırbada suyu bulmuşlar mı?” buyurdu. “Bu da diğer bir delildir.” dediler. Sonra sayılarını, yüklerini, şekillerini sordular. Bu defa da Resûlullâh’a (s.a.v.) kervan gösteriliverdi ve sorduklarının hepsini haber verdi:
“İçlerinde falan ve filân, önde karamtık beyaz bir deve, üzerinde dikilmiş iki büyük çuval olduğu halde filân gün güneşin doğuşuyla beraber gelirler.” buyurdu. “Bu da diğer bir delildir.” dediler. O gün hızla tepeye doğru çıktılar.
“Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız” diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi “Gün doğdu.” diye haykırdı, diğer birisi de “İşte kervan geliyor, önünde karamtık beyaz deve ve içlerinde falan ve filan da var, tıpkı dediği gibi.” dedi.
Böyle iken yine îmân etmediler “Bu apaçık bir sihirdir.” dediler.
Hicrî:   26  Receb  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder