9 Nisan 2018 Pazartesi

ALLÂHÜ TEÂLÂ’YA VE PEYGAMBERİMİZE İTÂAT



قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ، وَمَنْ يَتَوَلَّ  يُعَذِّبْهُ  عَذَابًا أَلِيمًا. (سورة الفتح،  ١٧ )
الله تعالى شويله بويوردى ( مئآلا )  : " كيم اللهه و رسولونه إطاعت أدرسه  ( الله تعالى )  اونى آلطن دان إرمقلر آقان جنتلره قويار و هر كيم ده يوز جويررسه اونه ده أليم بر عذاب ايله عذاب أدر ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Kim Allâh’a ve Resûl’üne itâat ederse (Allâhü Teâlâ) onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar ve her kim de yüz çevirirse ona da elîm bir azâb ile azâb eder.” 
(Fetih Sûresi, âyet 17)
Hicrî:   20  Receb  1439  Fazilet Takvimi 

ALLÂHÜ TEÂLÂ’YA VE PEYGAMBERİMİZE İTÂAT

 
Müslümanların dînî bir vazîfe olarak Allâhü Teâlâ’ya ve Peygamber Efendimize (s.a.v.) itâat etmeleri, birbirleriyle çekişmelerden, düşmanlıklardan kaçınmaları, kalben bir olmaları îcâb eder. İşte bunun hikmetini Kur’ân-ı Kerîm şöyle bildiriyor (meâlen):
“Hem Allâh’a ve Resûlü’ne itâatten ayrılmayın ve birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz, hâkimiyetiniz elden gider ve sabırlı olun; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Sûresi, âyet 46)
Hak Teâlâ’ya ve Peygamberine itâat edilmemesi, müslümanların birbiriyle mücâdelelere ve münâkaşalara meydan vermeleri, onların perîşân olmalarına, kuvvet, hâkimiyet ve nîmetten mahrum kalmalarına sebep olur. İşte böyle elîm bir âkıbete uğramamaları hikmetine binâen itâatle, münâzaaları, çekişmeleri terk ile mükellef olmuşlardır. Aralarındaki birlik, kardeşlik ancak bu sûretle tecellî eder. Bekâlarını ancak bu sâyede te’mîn edebilirler. (Büyük Tefsir Tarihi)
Kur’ân-ı Kerîm’de Ahzab Sûresi’nin 57. âyet-i kerîmesinde buyurulduğu üzere Allâh’a ve Resûl’üne ezâ edenleri yani, Allah hakkında lâyık olmayan söz söyleyen ve yahut Allâh’ın râzı olmayacağı fiiller yapan ve yahut Allâh’ın sevdiği kullarına eziyet edenleri, Allah onları dünyada ve âhirette lânetlemiş, rahmeti sâhasından uzaklaştırmıştır.
Dünyada mel’unlukları; hayır ve hidâyetten mahrûmiyetleridir. Âhirette ise onlara mühîn -yani tahkir ve tezlil edici- bir azap hazırlamıştır. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’an Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
 
ÇOCUĞUN AĞLAMASI İSTİĞFARDIR
 
Çocuğun velîsi üzerindeki haklarından biri de çocuğun ağlamasına öfkelenmemektir. Emzirilme müddetinde olan çocuğun ağlaması, tehlîl, tevhîd ve ana-babası için istiğfardır. Çünkü mü’minin çocuğunun, dört ay “Lâ ilâhe illallâh” ve dört ay “Muhammedün Rasûlullâh” ve dört ay ‘Allâhümme’ğfirlî ve li-vâlideyye (Yani, Allâhım, beni ve ana-babamı bağışla)” dediği rivâyet olunmuştur.
Hicrî:   20  Receb  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder