30 Eylül 2024 Pazartesi

SAHÂBE’NİN EN CÖMERTLERİNDEN ABDULLAH İBNİ ÖMER (R. ANHÜMÂ)


 

عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمَا أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ لِغَيْرِ اللهِ أَوْ أَرَادَ بِهِ غَيْرَ اللهِ فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ. (هـ)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيم ( دنيالق بر منفعت ويا مقامه نائل اولمق كبى ) الله تعالى نيك ( رضاسنيك ) غيرسى إيجن علم أؤكرنر ويا أؤكرنديكى علمله الله تعالى ، نيك ( رضاسنيك ) غيرسنى مراد أدرسه جهنم ده اوطوراجاغى يره حظرلانسيك . "

İbn-i Ömer’den (r. anhümâ), Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurdukları rivâyet olundu:  “Kim (dünyalık bir menfaat veya makama nâil olmak gibi) Allâhü Teâlâ’nın (rızâsının) gayrısı için ilim öğrenir veya öğrendiği ilimle Allâhü Teâlâ’nın (rızâsının) gayrısını murad ederse Cehennem’de oturacağı yere hazırlansın.”

(Sünen-i İbn-i Mâce)

Hicrî:    27  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SAHÂBE’NİN EN CÖMERTLERİNDEN ABDULLAH İBNİ ÖMER (R. ANHÜMÂ)

 

Abdullah bin Ömer (r.a.), Hz. Ömer’in (r.a.) oğlu olup küçük yaşta iken Mekke-i Mükerreme’de babası ile beraber Müslüman olmuştur. Yaşının küçük olması sebebiyle Bedir ve Uhud muharebelerine katılamamış, bu ikisi hâriç diğer bütün gazâlarda bulunmuştur. İbn-i Ömer (r. anhümâ), “Ben, Peygamber Efendimize (s.a.v.), harbe katılmak için Uhud senesi arz olundum. O vakit on dört yaşında idim, izin vermediler. Hendek senesi arz olundum, o vakit on beş yaşında idim. Bu defa katılmama izin verdiler.” demiştir.

İbn-i Ömer (r.a.) Hazretleri, sünnetlere tam manası ile tâbi olup bidatlerden kaçınan, ilim ve irfan sahibi bir zât idi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her nerede ve hangi ağacın altında oturmuşlar veyahut namaz kılmışlar ise orada oturmuş ve namaz kılmıştır.

Mallarından, kendisine hoş gelenlerini Allâhü Teâlâ’nın yolunda infak etmek âdeti idi. Kölelerinden ibadet ve tâate devam edenleri hemen âzât ederdi. Köleleri, bu âdetini bildikleri için âzât olunmayı arzu edenler, mescide devam ederek emellerine nâil olurlardı.

Âzâtlısı Nâfi (rah.) rivâyet etmiştir ki; Abdullah bin Ömer (r. anhümâ), bir gün devesi ile gidiyordu. Devenin yürüyüşü hoşuna gidince hemen deveyi çöktürttü ve “Ey Nâfi! Devenin yükünü indir.” dedi. Ben, bunu bir şey yapmak için veya şüphelendiği bir şey olduğu için istediğini zannetmiştim. Yükünü indirdim. Bana, “Devenin vücudunun diğer kısımları da kafası gibi sağlam mı bak bakalım?” buyurdu. Ben de (onu kurban etmek istediğini anladığımdan) “İsterseniz bunu satıp parası ile başkasını alalım.” dedim. “Bunu ayır, işaretle ve kurbanlık develerin arasına kat buyurdu.” O, hoşuna giden her ne olursa muhakkak onu, Allah yolunda sarf ederdi.

İbn-i Ömer (r.a.) Hazretleri, 2630 hadîs-i şerîf rivayet etmişlerdir ki iki yüz sekseni Sahîh-i Buhârî ve Müslim’de geçmektedir. Hicrî 73 yılında, yaşı sekseni geçmiş olduğu hâlde vefat etmişlerdir.

Hicrî:    27Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

29 Eylül 2024 Pazar

BAZI ÖLÜM HÂLLERİ


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ بَاتَ عَلَى طَهَارَةٍ ثُمَّ مَاتَ مِنْ لَيْلَتِهِ مَاتَ شَهِيدًا. (كنز)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ كيم عبدستلى اولرق اويور و او كجه أؤلورسه شهيد اولرق أؤلمش اولور . "

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Kim abdestli olarak uyur ve o gece ölürse şehit olarak ölmüş olur.”

(Kenzü’l-Ummâl)

Hicrî:    26  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

BAZI ÖLÜM HÂLLERİ

 

Allâhü Teâlâ, Arş-ı A’lâ altında, üzerinde yaratılmışların adetlerince yaprak olan bir ağaç yarattı. Ona Şeceretü’l-Müntehâ adını verdi. Bir kulun ömründen kırk gün kaldığında Azrâîl aleyhisselâm’ın önüne ondan bir yaprak düşer. Artık o yaprakta ismi yazılı şahsa melekler, ölü derler. Hâlbuki bu kimse kırk gün daha yeryüzünde yaşar.

Eğer kul saadet ehlinden; yani Cennetlik ise ölüm meleği o ismin etrafında nurdan bir yazı bulur. Eğer şekavet ehlinden; yani Cehennemlik ise siyah bir yazı görür. Bundan sonra kırk gün geçer ve ölüm meleği, o kulun ruhunu almaya yeryüzüne iner. Yanı başına oturur. O şahıs onu görüp korkar ve “Sen kimsin, ne istiyorsun?” diye sorar. Der ki:

“Ben Ölüm meleğiyim. Allâhü Teâlâ bana, senin ruhunu almamı emretti.” O şahıs bunu işitince yüzünü ondan çevirip gözlerini başka tarafa diker. Ölüm meleği ona der ki:

“Beni tanımadın mı? Ben o ölümüm ki evlâdının, ana babanın ruhlarını almıştım. İşte şimdi de senin ruhunu almaya geldim.” Sonra ona sorar: “Dünyayı nasıl buldun?”

O şahıs der ki: “Onu pek hilekâr ve gaddar buldum.”

Bu sırada Hak Teâlâ, dünyaya emreder, dünya gözünün önüne gelir ve der ki: “Ey Rabb’ine âsî gelen! Nice vaaz ve nasihatler işitmene rağmen günahlar işledin, Rabb’ine isyandan geri durmadın. Devamlı beni istedin, amma benden hiç ayrılmayacağını zannettin. Ben, senden ve amelinden berîyim/uzağım.”

Sonra malı, gözü önünde belirir ve der ki: “Ey Rabb’ine âsî kul! Beni haksız yerlerden kazandın. Eğer beni fakir ve miskinlere sadaka olarak verseydin, sana faydam olurdu.”

Bundan sonra Kirâmen-Kâtibîn melekleri teşrif edip selamdan sonra: Ey Allâh’ın kulu, biz Allah tarafından, senin işlediğin hayır ve şerri yazmaya memur idik, der ve bir siyah defter verirler. Ve “İşte bu, amel defterin, oku.” derler.

Kul pişmanlığından gözlerinden yaşlar saçarak hicabından amel defterini okumaktan çekinir ve yüzünü gâh sağ, gâh sol tarafına çevirir ve o melekler de yanından giderler. Sonra Azrâîl aleyhisselam onun ruhunu alır.

Allâh’ım, ölüm uyandırmadan sen bizi uyandır.

Hicrî:    26Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

28 Eylül 2024 Cumartesi

HÂTEM-İ ESAM’DAN HİKMETLER


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : بَاكِرُوا فِي طَلَبِ الرِّزْقِ وَالْحَوَائِجِ فَاِنَّ الغُدُوَّ بَرَكَةٌ وَنَجَاحٌ. (فيض)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ رزقنزى و إحتياجلرينزى تأمينه صبح أركن باشلاينز . زيرى صبح أركن باشلامقته بركت و موافقيت واردر  . "

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Rızkınızı ve ihtiyaçlarınızı temine sabah erken başlayınız. Zira sabah erken başlamakta bereket ve muvaffakiyet vardır.”

(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)

Hicrî:    25  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

HÂTEM-İ ESAM’DAN HİKMETLER

 

Hâtem-i Esam rahimehullâh şöyle nasihat etmiştir:

Eğer Allâhü Teâlâ’nın, senin rızkına kefil olduğuna inanıyorsan, niçin kendini helâk edercesine sırf dünya için çalışıyorsun?

Şeytanın, düşmanın olduğuna inandığın hâlde, niçin ondan emniyet içindesin, neden devamlı ona uyuyorsun?

Her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın takdiri ile olduğuna inanıyorsan, niçin öfkeleniyorsun?

Dünyanın acımasız, gayet aldatıcı olduğunu bildiğin hâlde niçin ona gönül bağlıyor, ona güveniyorsun?

Hazret-i Allâh’ın, senin içinden geçenleri bildiğine inandığın hâlde, niçin gaflet içindesin?

Kabir ve onun darlığı, seni beklemekte iken kibirlenmen niye?

Sırât hak olduğuna göre nasıl gülüp eğlenebiliyor, ömrünü faydasız şeylerle zâyi ediyorsun?

Cenâb-ı Hakk’ın, içerisinde azâp edeceği Cehennem var iken sen nasıl günah işleyebiliyorsun?

Ölüm hak iken nasıl sevinebiliyorsun?

Amellerin Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna arz edilecek iken malınla, asâletinle nasıl övünebiliyorsun?

Eğer gençlik arzu ediyorsan, iyi bil ki onun arkasından ihtiyarlık da gelecektir.

Eğer zenginlik istiyorsan, onun peşinde fakirlik vardır.

Eğer sevinç istiyorsan, peşinden hüznün de geleceğini bil.

Eğer sıhhat ararsan, onun ardından hastalık geleceğini de unutma.

Eğer hayat istersen, peşinden gelecek ölümü de hatırından çıkarma.

Bunlara göre gençliğinde ihtiyarlığın, zenginliğinde fakirliğin, sevinçli vaktinde hüzünlü zamanlarının, sıhhatli iken hastalığın ve hayatta iken de ölümün için (sâlih ameller ve hayırlı işler yaparak) hazırlık gör.

Hicrî:    25 Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"