قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا جَلَسَ قَوْمٌ مَجْلِسًا
فَتَفَرَّقُوا عَنْ غَيْرِ ذِكْرِ اللهِ إِلَّا تَفَرَّقُوا عَنْ مِثْلِ جِيفَةِ
حِمَارٍ وَكَانَ ذٰلِكَ الْمَجْلِسُ حَسْرَةً عَلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.
(حم)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر
، " بر طوبلولق بر مجلسده طوبلانر ده الله تعالى ي
ذكر أتمدن اورادان آيرلرلرسه ألبتده مركب لشنيكباشندان آيرلمش كبى اولورلر و قيامت
كونى او مجلس ، اونلر أؤزرينه بشمانلق ( سببى ) اولور . "
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir topluluk bir mecliste toplanır da
Allâhü Teâlâ’yı zikretmeden oradan ayrılırlarsa elbette merkeb leşinin başından
ayrılmış gibi olurlar ve kıyâmet günü o meclis, onlar üzerine pişmanlık
(sebebi) olur.
” (Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî: 20 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
HÂLİD BİN SAÎD’İN (R.A.) MÜSLÜMAN OLUŞU
İlk Müslüman olan dört veya beş zâttan biri olan Hâlid bin Saîd (r.a.), -Müslüman olmadan önce- bir gece rüyâsında cehennemin kenarında durduğunu, babasının kendisini cehenneme itmeye çalıştığını, Resûlullah Efendimizin de (s.a.v.) düşmemesi için elbisesinin kenarından tuttuğunu görür. O anda korku ile uyanır ve “Vallâhi bu rüyâ haktır.” der. Ertesi gün Hz. Ebûbekir’le (r.a.) karşılaşır, ona gördüğü rüyayı anlatır. Hz. Ebûbekir (r.a.): “Gördüğün rüyanın senin için hayırlı olduğunu umarım. (Seni tutan, o) Resûlullâh’a (s.a.v.) tâbi ol. Zîrâ, ona tâbi olmakla, seni cehenneme düşmekten koruyan İslâm dînine girmiş olacaksın, baban ise zaten cehennemlik olmuş.” der.
Hâlid bin Saîd (r.a.), Ecyad denilen yerde Resûlullah Efendimizle (s.a.v.) karşılaştı. “Ey Muhammed, kime davet etmektesin?” diye sordu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.):
“Tek olan ve ortağı olmayan Allâhü Teâlâ’ya, Muhammed’in O’nun kulu ve resûlü olduğuna; duymayan, görmeyen, zararı ve faydası olmayan ve kendisine kimin ibâdet edip etmediğini bilmeyen taşlara tapmaktan vazgeçmeye.” buyurdu. Bunun üzerine Hâlid (r.a.) şehâdet getirerek Müslüman oldu. Lâkin İslâmiyet’in henüz ilk devreleri olduğu için Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Müslüman olduğunu gizlemesini istedi.
Hâlid (r.a.) bir süre ortalarda gözükmedi. Fakat babası Müslüman olduğunu öğrenmiş ve henüz Müslüman olmayan diğer çocuklarını onu bulması için göndermişti. Kardeşleri, Hazret-i Hâlid’i bulup babaları Ebû Ühayha’ya getirdiler. Babası kötü sözler söyleyerek Hazret-i Hâlid’i ağlattı, hattâ elindeki sopayı kırıncaya kadar onun başına vurdu.
Hâlid (r.a.), Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) yanına geldi ve bir müddet onunla beraber kaldı. Babasına gözükmüyordu. Müslümanlardan Habeşistan’a hicret eden ikinci kâfileye dâhil oldu ve onlarla beraber hicret etti.
Babası, Mekke’nin ileri gelenlerinden olmakla beraber şiddetli şekilde İslâmiyet aleyhtârıydı. Bir gün hastalandı. Hastalığı esnâsında şöyle diyordu: “Şayet bu hastalıktan kurtulursam, Mekke’de İbn-i Ebî Kebşe’nin (Muhammed’in s.a.v.) ilâhına ibâdet edilmesine aslâ izin vermeyeceğim.”
Hazret-i Hâlid (r. anh) babasının bu sözünü işitince “Ey Allâh’ım! Ona şifâ verme!” diye bedduâ etti ve babası o hastalığı sebebiyle ölüp gitti.
(Üsdü’l-Ğâbe)
Hicrî: 20 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder