قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: صَوْمُ يَوْمِ عَرَفَةَ يُكَفِّرُ
سَنَتَيْنِ مَاضِيَةً وَمُسْتَقْبَلَةً. (حم)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر
، " الله تعالى عندنده ، كجسى نورلى ، كوندوزى
بارلاق اولان ( يعنى جمعه كونونه ) معادل ، باشقه هجبر كون و كجه يوقدر . "
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ indinde, gecesi nurlu,
gündüzü parlak olana (yani Cuma gününe) muâdil, başka hiçbir gün ve gece
yoktur.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 04 Zilhicce 1441 Fazilet
Takvimi
EN FAZÎLETLİ GÜN AREFE GÜNÜ
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular:
“Allah (c.c.) katında Arefe gününden daha fazîletli hiçbir gün yoktur. Arefe gününde Allâhü Teâlâ rahmeti ile dünyâ semâsına tecellî eder, yer halkı ile gökteki meleklere karşı iftihar edip şöyle buyurur: ‘Kullarıma bakınız. Azâbımı görmedikleri hâlde uzak yoldan terli ve toz toprak içerisinde, saçları dağınık bir vaziyette rahmetimi ümid ederek bana geldiler. Kullarımın cehennem azâbından kurtulup bağışlanmaları en çok Arefe gününde olur.”
“Şeytan, Arefe gününden başka hiçbir günde daha zelîl, daha hakîr, daha küçük ve daha öfkeli görülmemiştir. Bu, Arefe gününde Allâh’ın rahmetinin inmesinden ve Allâh’ın günâhları bağışlamasındandır. Bir de Bedir Muhârebesi’nde böyle görülmüştür. Çünkü şeytan o zaman, Cebrâil Aleyhisselâm’ı (düşmana karşı) melekleri saf yaparken görmüştü.”
“Kim ki Arefe gününde Allah’tan, dünyâ ve âhirete âit bir ihtiyacını isterse, Hazret-i Allah onu verir.”
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü akşamı ümmeti için duâ ettiler. Allâhü Teâlâ duâsını kabul edip: “Zulmederek başkasının hakkını alanlar hâriç bütün ümmetin affedildi. Muhakkak ben, mazlûmun hakkını zâlimden alırım.” buyurdu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Yâ Rabbi! Dilersen mazlûma cennetini verir, zâlimi de mağfiret edersin” diye ilticâ ettiler. Arefe akşamı buna cevap verilmedi. Sabah olunca Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) duâsını Müzdelife’de tekrar ettiler. Orada, “İstediğin verildi” buyuruldu.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tebessüm buyurdular. Onun tebessüm ettiğini gören Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r. anhümâ) sebebini sordular. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Allâh’ın düşmanı İblis, duâmın kabul edildiğini ve ümmetimin mağfiret olunduğunu öğrenince gâyet perişan bir vaziyette yerden toprak alıp başına saçıyordu. Onu böyle görünce tebessüm ettim.” buyurdular.
“Allah (c.c.) katında Arefe gününden daha fazîletli hiçbir gün yoktur. Arefe gününde Allâhü Teâlâ rahmeti ile dünyâ semâsına tecellî eder, yer halkı ile gökteki meleklere karşı iftihar edip şöyle buyurur: ‘Kullarıma bakınız. Azâbımı görmedikleri hâlde uzak yoldan terli ve toz toprak içerisinde, saçları dağınık bir vaziyette rahmetimi ümid ederek bana geldiler. Kullarımın cehennem azâbından kurtulup bağışlanmaları en çok Arefe gününde olur.”
“Şeytan, Arefe gününden başka hiçbir günde daha zelîl, daha hakîr, daha küçük ve daha öfkeli görülmemiştir. Bu, Arefe gününde Allâh’ın rahmetinin inmesinden ve Allâh’ın günâhları bağışlamasındandır. Bir de Bedir Muhârebesi’nde böyle görülmüştür. Çünkü şeytan o zaman, Cebrâil Aleyhisselâm’ı (düşmana karşı) melekleri saf yaparken görmüştü.”
“Kim ki Arefe gününde Allah’tan, dünyâ ve âhirete âit bir ihtiyacını isterse, Hazret-i Allah onu verir.”
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü akşamı ümmeti için duâ ettiler. Allâhü Teâlâ duâsını kabul edip: “Zulmederek başkasının hakkını alanlar hâriç bütün ümmetin affedildi. Muhakkak ben, mazlûmun hakkını zâlimden alırım.” buyurdu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Yâ Rabbi! Dilersen mazlûma cennetini verir, zâlimi de mağfiret edersin” diye ilticâ ettiler. Arefe akşamı buna cevap verilmedi. Sabah olunca Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) duâsını Müzdelife’de tekrar ettiler. Orada, “İstediğin verildi” buyuruldu.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tebessüm buyurdular. Onun tebessüm ettiğini gören Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r. anhümâ) sebebini sordular. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Allâh’ın düşmanı İblis, duâmın kabul edildiğini ve ümmetimin mağfiret olunduğunu öğrenince gâyet perişan bir vaziyette yerden toprak alıp başına saçıyordu. Onu böyle görünce tebessüm ettim.” buyurdular.
Hicrî: 04 Zilhicce 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder