قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّهُ لَمْ تُهْلَكْ أُمَّةٌ
إِلَّا لَحِقَ نَبِيُّهَا بِمَكَّةَ فَيَعْبُدَ فِيهَا حَتَّى يَمُوتَ وَإِنَّ
قَبْرَ هُودٍ بَيْنَ الْحِجْرِ وَزَمْزَمَ. (ك)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر
، " هلاق اولونان هر أمتيك بيغمبرى مكهء مكرميه كلمش
، وفات أدنجيه قدار اوراده عبادته دوام أتمشدر . و محقق ، هود عليه السلام ، يك قبرى
ده حجر ايله زمزم ( قويوسى ) آراسنده در .
"
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Helâk olunan her ümmetin peygamberi
Mekke-i Mükerreme’ye gelmiş, vefât edinceye kadar orada ibâdete devam etmiştir.
Ve muhakkak, Hûd Aleyhisselam’ın kabri de Hıcr ile Zemzem (kuyusu)
arasındadır.”
(Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 26 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
HÛD ALEYHİSSELÂM
Hazret-i Hûd, Yemen’de, Hadramut civarında, Ahkaf denilen mahalde yaşayan Âd kavmine peygamber olarak gönderilmiştir.
İnsanlar, Nuh tufanından sonra yine azıtmışlar, yollarını sapıtmışlar, Hak Teâlâ’nın dînine aykırı hareketlere cüret göstermişlerdi. Bunlardan bir kısmı da Âd kavmi idi. Bunlar, birçok nimetlere, kuvvetlere nail olmuş, muhteşem binalar yapmış, fakat Allâhü Teâlâ’nın birliğini inkâr ederek putlara tapmışlardı. Kendilerine Hûd Aleyhisselâm peygamber olarak gönderildi. Bu muhterem peygamber, onlara birçok mucizeler gösterdi, fakat inanmadılar. Nihayet yedi gece, sekiz gün devam eden şiddetli bir rüzgâr ile helâk oldular.
Hûd Aleyhisselâm da kendisine îman edenler ile beraber Ahkaf’tan çıkıp gitti. Yüz elli sene yaşamıştır ve kabr-i şerîfleri Mekke-i Mükerreme’dedir.
AKÎKA KURBANI MÜSTEHABTIR
Yeni doğan çocuğun başındaki tüylere “akîka” ismi verilir. Çocuk için Cenâb-ı Hakk’a şükür olarak kesilen kurbana da “Akîka-nesîke kurbanı” denir.
Akîka kurbanı kesmek Hanefî mezhebinde müstehab, diğer mezheplerde sünnettir. Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden îtibâren kesilebilir. Yedinci günü kesmek daha fazîletlidir.
Kurban olmaya elverişli bir hayvan, akîkaya da yeterli olur. Erkek ve kız çocuk için birer kurban kesilmesi kâfîdir. Bazı âlimler erkek çocuk için iki kurban kesilir demişlerdir.
Akîka kurbanı kesilirken çocuğun anası yâhut babası “Yâ Rabbi, bu benim çocuğumun akîkasıdır. Onun cehennem ateşinden kurtuluş fidyesi olsun.” diye duâ eder.
Vaktiyle akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi nâmına bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allâhü Teâlâ’nın emri ile peygamberliğini îlan etmesinden sonra kendileri için ve doğduklarında iki torunu için akîka kesmişlerdir.
Akîka kurbanının etinden sâhibi yiyebilir, başkalarına yedirebilir ve etin bir kısmını, tamamını veya kurbanın kendisini bağışlayabilir. Çocuklar, Allâh’ın lütfudur. Bu kurbanlar da o lütfa karşı birer şükürdür.
Hicrî: 26 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder