6 Temmuz 2020 Pazartesi

SULTANIN MUKADDES EMANETLERE HÜRMETİ




قِيلَ لِرَسُولِ اللهِ ‏‏صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ‏أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ جَبَانًا فَقَالَ نَعَمْ فَقِيلَ لَهُ أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ بَخِيلًا فَقَالَ نَعَمْ فَقِيلَ لَهُ أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ كَذَّابًا فَقَالَ لَا. (موطأ)
رسول الله    ( ﷺ )  مؤمن قورقاق اولورمى ؟  ديه سوررولدى  ، "  أوت ( اولابلر ) بيوردولر ، مؤمن جمرى اولورمى ؟ ديه سورولنجه ، أوت ( اولابلر ) بيوردولر ، مؤمن يالانجى اولورمى ؟ دنلنجه ، خير ، ( كامل مؤمن آصلا يالانجى اولماز ) بيوردولر  ."
“Resûlullâh’a (s.a.v) ‘Mümin korkak olur mu?’ diye soruldu. ‘Evet’ (olabilir) buyurdular. ‘Mümin, cimri olur mu?’ diye sorulunca ‘Evet’ (olabilir) buyurdular. ‘Mümin yalancı olur mu?’ denilince ‘Hayır’ (kâmil mümin asla yalancı olmaz) buyurdular
. (İmâm Mâlik, Muvatta)
Hicrî:   15  Zilkade  1441  Fazilet Takvimi

SULTANIN MUKADDES EMANETLERE HÜRMETİ


Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ın alınmasından sonra Mekke Emîri Şerîf Muhammed Ebu’l-Berekât’tan Harem-i Şerîf’in anahtarını ve mukaddes emanetleri almıştır.
İstanbul’a getirilen mukaddes emanetlerin en kıymetlisi Ashâb-ı Kirâm’dan Ka’b bin Züheyr’e, yazdığı kasîde için, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından hediye edilen Hırka-i Saâdet olup ilk önce Harem-i Hümâyun dairesine konulmuş, daha sonra ise Yavuz Sultan Selim Han’ın inşa ettirdiği Hırka-i Saâdet odasına yerleştirilmiştir.
Yavuz Sultan Selim Han, mukaddes emanetlerin ve Hırka-i Saâdet dairesinin muhâfazası, bakımı ve temizliği üzerinde titizlikle duruyordu.
Nitekim buranın perde ve sâir örtülerinin hazırlanması için yeni bir terzihane kurdurdu. Dairenin halısının altına döşenecek hasırın, hasırcı ocağına kabul olunan salih kimselerce, abdestli olarak dokunmasını emir ve tembih etti. Hatta vakit buldukça, bizzat kendisi Hırka-i Saâdet dairesinin temizliği hizmetini büyük bir edep ve tazimle yapardı.
Yavuz Sultan Selim Han, Hırka-i Saâdet dâiresinin temizliği ve sâir hizmetleri için husûsî olarak kırk adet Hasodalı’yı vazifelendirmiş, bu nöbetçilerin gece gündüz Hırka-i Saâdet’te bulunarak devamlı Kur’ân-ı Kerîm okumalarını, içeriyi dâima mumlarla aydınlatmalarını ve dâirenin yirmi iki günde bir sultanın vekili ve tülbent ağası riyasetinde, gülsuyuyla ıslatılmış bezler ve süngerler ile temizlenmesini kânun hâline getirmişti.

ATALAR SÖZÜ:

• Her şeyin yenisi, dostun eskisi makbûldür.
• İstediğini söyleyen, istemediğini işitir.
• Kişi bilmediğini ayağının altına yığsa başı göğe değer.
• Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.
Hicrî:   15  Zilkade  1441  Fazilet Takvimi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder