قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ اللهَ تَعَالَى يُبْغِضُ كُلَّ عَالِمٍ بِالدُّنْيَا جَاهِلٍ بِالْآخِرَةِ. (فيض)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : " محقق الله تعالى ، دنيايه آئت إشلرى أؤكرنيب ده آخرت حقنده جاهل قالان كمسلره بغض أدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Muhakkak Allâhü Teâlâ, dünyaya âit işleri öğrenip de âhiret hakkında câhil kalan kimselere buğzeder.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 21 Zilkâde 1444 Fazilet Takvim
DİNİMİZDE, BİLMEMENİN MAZERET SAYILMADIĞI YERLER
Cehalet; bilinmesi gereken, öğrenilmesi mümkün olan bir şeyi bilmemek demektir. Cehalet esasen, öğrenmeye fırsatı olan kimsenin öğrenmemesidir. Binâenaleyh kişinin kendi tercihiyle ilim tahsilini terk etmesi (yani zarûrî dînî bilgilerini öğrenmemesi), kendi arzusuyla cehaleti tercih etmesi demektir. Böyle bir hâl, dînî mesuliyeti gerektirir.
Bir kimse, bir meseleyi bilmez ve o mesele hakkında bunun aksini (yani bildiğini) iddia ederse, o kimse, bilmediğini de bilmiyordur. Buna cehl-i mürekkep (katmerli cehalet) denir. Lâkin kişi, bilmez ve bildiğini de iddia etmezse bu; cehl-i basit (basit cehalet) olur.
Dinimizde cehaletin mazeret olarak kabul edilmediği yerler şunlardır:
Allâhü Teâlâ’yı, O’nun birliğini, kemâl sıfatlarını ve Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) peygamberliğini inkâr edenin cehaleti, mazeret olarak kabul edilmeyen cehalettir. Çünkü bu kadar katî ve apaçık delillere karşı bu cehalet, sırf kibir ve inattır. Bu cehalet hiçbir zaman mazeret değildir ve affolunmaz. Lâkin sadece bilmek, iman değildir. Eğer bilmek, iman olsaydı, Ehl-i Kitâb’ın âlimlerinin mümin olması gerekirdi. İman, dil ile ikrar edip kalp ile tasdik etmektir. Bir Müslümanın, dinin asıllarından olan husûsları bilmemesi imanına zarar verir.
Nefsinin hevâsına uyup Allâhü Teâlâ’nın sıfatlarını ve âhiret hâllerini inkâr eden kimselerin cehaleti de mazeret olarak kabul edilmez. Zira bu inanış, Kitâb ve Sünnet’teki delillere muhaliftir. Şefaati, kabir azâbını, Cennet’te Cemâl-i İlâhî ile müşerref olmayı inkâr etmek bu kabîldendir. Edille-i Şer‘iyye yani dînî ve şer‘î hükümlerin dayandığı kaynaklar olan Kitâb, Sünnet, İcmâ ve kıyâs-ı fukahâya muhalif olarak söz söyleyen, amelde bulunan kimsenin cehaleti de bu kabîldendir. (Yani mazeret olarak kabul edilmez.)
Her Müslüman, Ehl-i Sünnet esaslarını ve amel olarak da müntesibi bulunduğu dört hak mezhepten birine göre zarûrî dînî bilgilerini yani ilmihâlini öğrenmekle mükelleftir.
Hicrî: 21 Zilkâde 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder