قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اِنَّ اللهَ لَا يَنْظُرُ اِلَى صُوَرِكُمْ وَاَمْوَالِكُمْ وَلٰكِنْ يَنْظُرُ اِلَى قُلُوبِكُمْ وَاَعْمَالِكُمْ. (م)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق الله تعالى ، سزين دش كوروشونوزه و ماللارينزه إتبار أتمز . آنجق سزين قلبلرينزه و عمللرينزه إتبار أدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak Allâhü Teâlâ, sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza itibar etmez. Ancak sizin kalplerinize ve amellerinize itibar eder.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 24 Şaban 1444 Fazilet Takvim
HAZRET-İ EBÛBEKR’İN (R.A.) TEVÂZUU
Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk radıyallâhü anh, bir kimse kendisini methedici sözler söylediği vakit, Allâhü Teâlâ’ya şöyle niyâz ederdi:
“Yâ Rabbi! Sen beni, onlardan daha iyi bilirsin. Beni, onların zannettiklerinden daha iyi kıl. Onların bilmedikleri kusurlarımı da örtüp affeyle. Ve hakkımda söyledikleri ile beni hesaba çekme.”
ORUCU BOZUP HEM KAZAYI HEM DE KEFFÂRETİ İCAP EDEN HÂLLER
Bir kimsenin Ramazân-ı şerîf orucuna niyet etmişken zarûretsiz ve özürsüz olarak kasten (bilerek) orucunu bozması, hem kazayı hem de keffâreti icap eder. Mesela böyle bir kimsenin, yenilecek veya içilecek şeylerden birini yemesi veya içmesi, tütün içmesi, gıybetten veya hacamattan sonra orucunun bozulduğunu zannederek bilerek yiyip içmesi, hem kazayı hem de keffâreti icap eder. Yani bozduğu orucu kazâ eder ve keffâreti de yerine getirir.
Kazâ, bozulan nafile veya farz orucu, ya da ister özürsüz ister yolculuk ve hastalık gibi bir mazeret ile tutulamamış olan Ramazan orucunu, daha sonra, günü gününe tutmaktır.
Keffâret ise, oruç tutmamanın değil, Ramazân-ı şerîf orucunu bozmanın bir cezasıdır. Oruç keffâreti, yukarıda anlatıldığı üzere bozulan bir Ramazân-ı şerîf orucu için keffâret niyeti ile bir köle âzât etmektir. Bunu yapmaktan âciz olan kimse için ara vermeden iki ay oruç tutmaktır. Buna da kudret bulunmazsa altmış fakiri akşamlı sabahlı doyurmaktır. Altmış fakirden her birine bir sadaka-i fıtır verilmesi de kâfî gelir. Bir fakire, altmış gün boyunca, sabah ve akşam yemek yedirmek veya bir fakire, yüz yirmi gün boyunca, ya sabah ya da akşam yemek yedirmek de kâfîdir. Yine bir fakire altmış gün boyunca her gün, aynen veya kıymeten bir sadaka-ı fıtır vermek de kâfîdir. Tamamı bir günde verilse, yalnız bir gün hakkında sahîh olacağından ayrı ayrı günlerde verilmelidir.
Hicrî: 24 Şaban 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder