قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا مَاتَ أحَدُكُمْ فَقَدْ قَامَتْ قِيَامَتُهُ فَاعْبُدُوا اللهَ كَأَنَّكُمْ تَرَوْنَهُ وَاسْتَغْفِرُوهُ كُلَّ سَاعَةٍ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : برينز أؤلديكى زمان ، قيامت قوبمش دمكدر . أؤيليسه الله تعالى يه اونى كورويورمشسونوز كبى عبادت أدين و هر آن إستغفارده بولونون . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Biriniz öldüğü zaman, kıyameti kopmuş demektir. Öyleyse Allâhü Teâlâ’ya, onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin ve her an ona istiğfârda bulunun.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 11 Şaban 1444 Fazilet Takvim
NEFİS İLE MÜCADELE
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:
“Yaparken insanların seni görmesini istemediğin şeyi, yalnız başına kaldığın zaman da yapma.”
Enes bin Mâlik (r.a.) şöyle anlatmıştır: “Hikmet sahibi iki zât varmış. Bunlar her karşılaştıkları zaman birbirlerine nasihat ederlermiş. Bir gün yine karşılaşmışlar. Birisi diğerine, “Bana, kısa ve özlü bir nasihatte bulun.” demiş. O da arkadaşına şu veciz nasihatte bulunmuş: “Allâhü Teâlâ, seni dâima görmektedir, öyleyse Allâh’ın nehyettiği şeyler ile meşgul olma, devamlı onun emrini tut.”
İnsan, Rabb’inden utanmalı, ahlâka ve âdâba uygun olmayan şeyleri, hiçbir kimsenin görüp bilmediği yerde bile olsa yapmamalıdır. Çünkü o gibi şeyler insaniyete yakışmaz, uhrevî mesuliyeti gerektirir. Nefsin kötü meyillerine, arzularına karşı koymak büyük bir fazilettir.
Malum olduğu üzere Müslümanlıkta nefis ile mücâhede, cihâd-ı ekber (en büyük cihâd) sayılmaktadır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz bir gazâdan döndüklerinde: “Küçük cihâddan, büyük cihâda döndük.” buyurmuşlar. Ashâb-ı Kirâm, “Yâ Resûlallah! Büyük cihâd nedir?” diye sorduklarında, Peygamberimiz (s.a.v.): “En büyük cihâd, nefis ile mücâhededir.” buyurmuşlardır. Nefs-i emmâre, en büyük düşmandır. Muharebede düşmanın silahıyla ölen bir Müslüman, şehâdet mertebesine erer, âhirette Cenâb-ı Hakk’ın manevî huzurunda büyük rızıklara nâil olur. Hâlbuki nefs-i emmâreye mağlup olan bir şahıs, zelil ve hakîr olur; ne dünyadan, ne de âhiretten istifâde edebilir.
Nefis ile mücâdele, cemiyetler için sair düşmanlar ile cihâddan daha mühimdir. Bir milletin fertleri, nefisle mücâhedede bulunmazsa ilim, ahlâk ve din cihetinden yükselemez. Bir millet, maddî kuvveti sayesinde düşmanlarına galip gelebilir, servetini ziyadeleştirebilir. Fakat bu maddî kuvvet, nefis ile mücâhede sayesinde kazanılan manevî kuvvet ve ahlâkî faziletler ile beraber olmazsa elde edilen muvaffakiyet devam edemez.
Hicrî: 11 Şaban 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder