قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَ سَلَمَّ: مَا أَذْنَبَ عَبْدٌ ذَنْبًا
فَنَدِمَ عَلَيْهِ إِلَّا كَتَبَ اللهُ لَهُ مَغْفِرَةً قَبْلَ أَنْ
يَسْتَغْفِرَهُ. (كنز)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر
."بر قول بر كوناح إشلر و آردن دان همن بشمان اولورسه او قول كوناحنه
إستغفار أتمه دن اؤنجه الله تعالى اونون إيجن مغفرت يازار ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bir kul bir günah işler ve ardından hemen pişman olursa o kul günâhına istiğfar etmeden önce Allâhü Teâlâ onun için mağfiret yazar.” (Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 20 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
GÜNAHLARDAN TEVBE ETMEK
Tevbe, günahları terk edip itâate dönmek demektir. Kâmil ve hakîkî tevbe, kişinin işlediği bütün günahlardan pişman olup onları terk etmesi, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bir daha o günâha dönmemeye kararlı olması, insanlara zulmetmeyi bırakması, üzerindeki haklarını teslim ederek ve özür dileyerek hak sâhiplerini râzı etmesidir.
Âyet-i kerîmede “Zîrâ O (senin Rabbin olan Allâhü Teâlâ) Tevvâb (tevbe eden kullarını ziyâde mağfiret eden) ve Rahîm (rahmeti çok olan)dır.” buyurulmuştur. (Bakara Sûresi, âyet 37) Tevvâb ve Rahîm sıfatlarının aynı âyette zikredilmesi tevbe edenlere af ve mağfiretle beraber çok büyük ihsanların va’d edildiğine işârettir.
Sabunun zâhirî (görünen) kirleri temizlediği gibi tevbe de bâtınî (gizli) kirleri temizler. Kul günahtan döner, amellerini ıslâh ederse Allâhü Teâlâ da onun hâlini ıslâh eder ve (günah işlemekle) elinden kaçırmış olduğu nîmetleri ona iâde eder.
Mâlik bin Dînâr (rahimehullah) anlatıyor: Bir gün toprakla oynayan ve bazen gülüp bazen de ağlayan bir çocuğa rastladım. Selam vermek istedim, lâkin nefsim kibirlenince selam vermekten kaçındım. Ancak çocuk ben selam vermediğim halde:
‘Ve aleyküm selam ve rahmetullâhi ve berekâtühû ey Mâlik bin Dînâr’ dedi.
‘Beni nereden tanıyorsun, daha önce beni hiç görmemiştin’ dedim. Çocuk:
‘Benim rûhum senin rûhunla âlem-i melekûtta karşılaşmış ve orada tanışmıştık.’ dedi. Çocuğun bu zekâsını görünce ona: ‘Akıl ile nefis arasındaki fark nedir?’ diye sordum.
‘Senin nefsin selâmdan seni men eden, aklın ise selâma sevk edendir.’ dedi.
‘Peki, niye toprakla oynuyorsun?’ dedim, ‘Çünkü biz topraktan yaratıldık ve yine toprağa döneceğiz’ dedi.
‘Bazen gülüp bazen ağlamanın sebebi nedir?’ diye sordum.
‘Allâhü Teâlâ’nın azâbını düşündüğüm zaman ağlıyorum, rahmet ve merhametini düşündüğüm zaman ise gülüyorum’ dedi.
Âyet-i kerîmede “Zîrâ O (senin Rabbin olan Allâhü Teâlâ) Tevvâb (tevbe eden kullarını ziyâde mağfiret eden) ve Rahîm (rahmeti çok olan)dır.” buyurulmuştur. (Bakara Sûresi, âyet 37) Tevvâb ve Rahîm sıfatlarının aynı âyette zikredilmesi tevbe edenlere af ve mağfiretle beraber çok büyük ihsanların va’d edildiğine işârettir.
Sabunun zâhirî (görünen) kirleri temizlediği gibi tevbe de bâtınî (gizli) kirleri temizler. Kul günahtan döner, amellerini ıslâh ederse Allâhü Teâlâ da onun hâlini ıslâh eder ve (günah işlemekle) elinden kaçırmış olduğu nîmetleri ona iâde eder.
Mâlik bin Dînâr (rahimehullah) anlatıyor: Bir gün toprakla oynayan ve bazen gülüp bazen de ağlayan bir çocuğa rastladım. Selam vermek istedim, lâkin nefsim kibirlenince selam vermekten kaçındım. Ancak çocuk ben selam vermediğim halde:
‘Ve aleyküm selam ve rahmetullâhi ve berekâtühû ey Mâlik bin Dînâr’ dedi.
‘Beni nereden tanıyorsun, daha önce beni hiç görmemiştin’ dedim. Çocuk:
‘Benim rûhum senin rûhunla âlem-i melekûtta karşılaşmış ve orada tanışmıştık.’ dedi. Çocuğun bu zekâsını görünce ona: ‘Akıl ile nefis arasındaki fark nedir?’ diye sordum.
‘Senin nefsin selâmdan seni men eden, aklın ise selâma sevk edendir.’ dedi.
‘Peki, niye toprakla oynuyorsun?’ dedim, ‘Çünkü biz topraktan yaratıldık ve yine toprağa döneceğiz’ dedi.
‘Bazen gülüp bazen ağlamanın sebebi nedir?’ diye sordum.
‘Allâhü Teâlâ’nın azâbını düşündüğüm zaman ağlıyorum, rahmet ve merhametini düşündüğüm zaman ise gülüyorum’ dedi.
(Tefsîr-i Rûhu’l-Beyân)
Hicrî: 20 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder