قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنْفِقْ يَا بِلَالُ وَلَا
تَخْشَ مِنْ ذِي الْعَرْشِ إِقْلَالًا. (طب)
رسول الله أفندمز (
صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :" الله يولنده إنفَقْ أت أى بلال . عرشين
صاحب اولان ( الله تعالى ) نين ، مالنى آزالتاجاغندان قورقمه ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allah yolunda infak et ey Bilâl. Arş’ın sâhibi olan (Allâhü Teâlâ)’nın, malını azaltacağından korkma.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 09 Şevval 1439 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ ALİ’DEN HİKMETLİ SÖZLER
Hayır, malının ve evladının çok olması değil, ilminin çok ve hilminin yüksek olmasıdır.
Kim, küçük sıkıntıları büyütürse Allâhü Teâlâ onu daha büyüklerine mübtelâ kılar.
Gıybet, âcizlerin işidir.
Dünya aldatır, zarar verir ve gelip geçer.
Kurtulma imkânı varken helak olan kimseye şaşarım, buyurunca ‘Kurtuluş nedir?’ denildi. ‘İstiğfar etmektir.’ buyurdular.
Kanâat, asla körelmeyen bir kılıçtır, sabır ise ayağı sürçmeyen bir binektir.
Başkalarının ayıplarına bakıp onu çirkin gören, sonra da aynısını kendisi yapan ahmağın ta kendisidir.
İffet (insanlardan bir şey istememek) fakirliğin süsü; şükür de zenginliğin süsüdür.
Günahların en büyüğü, kişinin işlediği günahlarını hafife almasıdır.
Hayırlı bir ameli riya için yapma; utandığın için de terk etme.
Riyâkârın dört alâmeti vardır: Yalnız iken ibâdetlerinde tembellik yapar, insanların yanında iken gayretli görünür, övüldüğü zaman daha fazla amel işler, kötülendiği zaman da amellerini azaltır.
Sizler için en çok korktuğum şey nefis ve hevânıza tabi olmanız ve tûl-i emeldir (gerçekleştirilmesi bir ömre sığmayacak dünyalık arzular). Nefse tâbi olmanız sizi haktan ayırıp dalâlete götürür; tûl-i emel de size âhireti unutturur.
Dünyaya şöyle seslenirdi: “Ben seni, geri dönüşü olmayan üç talakla boşadım. Senin ömrün kısa, meclisin (senin hayatın) hakîr ve hataların çoktur. Sonra “Ah çekip” âhiret azığımız az, yolculuk uzun, yollar da tehlikeli.” derdi.
Birisi, Hazret-i Ali’yi bir dirheme hurma satın alıp evine götürürken gördü. “Bize ver, biz taşırız ey mü’minlerin emîri” deyince “Bunları aile reîsinin taşıması daha lâyıktır.” dedi.
Kim, küçük sıkıntıları büyütürse Allâhü Teâlâ onu daha büyüklerine mübtelâ kılar.
Gıybet, âcizlerin işidir.
Dünya aldatır, zarar verir ve gelip geçer.
Kurtulma imkânı varken helak olan kimseye şaşarım, buyurunca ‘Kurtuluş nedir?’ denildi. ‘İstiğfar etmektir.’ buyurdular.
Kanâat, asla körelmeyen bir kılıçtır, sabır ise ayağı sürçmeyen bir binektir.
Başkalarının ayıplarına bakıp onu çirkin gören, sonra da aynısını kendisi yapan ahmağın ta kendisidir.
İffet (insanlardan bir şey istememek) fakirliğin süsü; şükür de zenginliğin süsüdür.
Günahların en büyüğü, kişinin işlediği günahlarını hafife almasıdır.
Hayırlı bir ameli riya için yapma; utandığın için de terk etme.
Riyâkârın dört alâmeti vardır: Yalnız iken ibâdetlerinde tembellik yapar, insanların yanında iken gayretli görünür, övüldüğü zaman daha fazla amel işler, kötülendiği zaman da amellerini azaltır.
Sizler için en çok korktuğum şey nefis ve hevânıza tabi olmanız ve tûl-i emeldir (gerçekleştirilmesi bir ömre sığmayacak dünyalık arzular). Nefse tâbi olmanız sizi haktan ayırıp dalâlete götürür; tûl-i emel de size âhireti unutturur.
Dünyaya şöyle seslenirdi: “Ben seni, geri dönüşü olmayan üç talakla boşadım. Senin ömrün kısa, meclisin (senin hayatın) hakîr ve hataların çoktur. Sonra “Ah çekip” âhiret azığımız az, yolculuk uzun, yollar da tehlikeli.” derdi.
Birisi, Hazret-i Ali’yi bir dirheme hurma satın alıp evine götürürken gördü. “Bize ver, biz taşırız ey mü’minlerin emîri” deyince “Bunları aile reîsinin taşıması daha lâyıktır.” dedi.
(Hadâik-i Verdiyye)
Hicrî: 09 Şevval 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder