12 Kasım 2024 Salı

İRŞÂD VE HİDÂYETE VESİLE OLMAK


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَوَاللهِ لَأَنْ يُهْدَى بِكَ رَجُلٌ وَاحِدٌ خَيْرٌ لَكَ مِنْ حُمْرِ النَّعَمِ. (خ)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( يا على ) اللهه يمن اولسونكى تك بر كشنيك سنك واسطانله هدايته أرمسى ، سنك إيجن قزل دوه لر ( بحشه ديلب سنك ده اونلرى فاكرلره تصدق أتمن ) دن دها خيرليدر . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “(Yâ Ali!) Allâh’a yemin olsun ki tek bir kişinin senin vasıtanla hidâyete ermesi, senin için kızıl develer (bahşedilip senin de onları fakirlere tasadduk etmen)den daha hayırlıdır.”

(Sahîh-i Buhârî)

Hicrî:    10  Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

İRŞÂD VE HİDÂYETE VESİLE OLMAK

 

Allâhü Teâlâ, rahmetiyle insanları ve cinleri yarattı ve kâinatı onlara hizmetçi kıldı. Bu sebeple kula yakışan da kendisinde olan hayrı, zâtındaki güzel ahlâkları başkasına öğretip onları da kemâle erdirmesi ve terakkîlerine vesile olmasıdır. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerîm’de -meâlen-: “…O kimseler ki iman ettiler ve sâlih amellerde bulundular ve birbirlerine hakkı tavsiyede ve sabrı tavsiyede bulundular…” (Asr Sûresi, âyet 3) buyurulmuştur. Yani kendileri kâmil mümin ve sâlih amel ehli olduktan sonra, birbirlerine itikad ve amel cihetinden hak olan şey ile vasiyette bulundular. Tâat ve amelleri işlemekte sabır yolunu gösterdiler; günahlardan birbirlerini sakındırdılar. Tâ ki kendileri temizlendikleri gibi başkaları da temizlensin, yüce derecelere erebilsin diye. Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde Hazret-i Ali’ye şöyle buyurmuşlardır:

“Ey Ali! Allâhü Teâlâ’nın senin sebebinle bir insanı, iman ve itaate hidâyet etmesi, Arapların pek kıymet verdikleri kızıl develerini tasadduk etmekten, sevap cihetinden sana daha hayırlıdır.” Yani onun sevabı bundan fazladır. Zira deve tasadduk etmekte fayda sadece kendisinedir. İrşâd ve hidâyete vesile olmakta ise hem kendisine hem de başkasına fayda vardır.

Hâsılı mümine lâzım olan, insanları, gücü yettiği kadar irşâd ve ihyâ eylemektir. Neme lâzım dememelidir.

Herkesin ecir ve mükâfatı, ameli ve zahmeti kadardır. Gayret ve irşadı netice bulmayıp hiç kimse davetini kabul etmemiş olsa da kendisine sevap vardır. Eğer kabul eden olursa, ecri ziyade olur. Zira hidayete sebep olması ile hidayet bulan amel ettikçe, dâimî bir sevap hâsıl olur.

İnsanları bu şekilde zâhirî ve mânevî amellere irşâd ve hidâyete gayretten maksat, dini ihyâ etmek ve kuvvetlendirmektir.

Hicrî:      10 Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder