6 Kasım 2024 Çarşamba

TARİH İLMİNİN EHEMMİYETİ


 

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ اَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ هٰذَا الْقُرْاٰنَ وَاِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ. (سورة يوسف، ٣)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : بز صنه بو قرآنى ( بو سوره ي ) وحيتمكله صنه ( كجمش أمتلره آئت ) قصه لريك أك كوزلينى نقلديوروز . حالبوكى سن ، بوندان أول ألبتده بوندان خبردار اولمايانلردانديك . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen:  (Biz sana, bu Kur’ân’ı (bu sûreyi) vahyetmekle sana (geçmiş ümmetlere ait) kıssaların en güzelini naklediyoruz. Hâlbuki sen, bundan evvel elbette bundan haberdar olmayanlardandın.”

(Yûsuf Sûresi, âyet 3)

Hicrî:    04  Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

TARİH İLMİNİN EHEMMİYETİ

 

Kâtip Çelebi, Süllemü’l-Vüsûl isimli eserinde şöyle yazmıştır:

Malumdur ki tarih ilmi, ilimlerin en faydalılarındandır.

Tarih, geçmişte meydana gelmiş olan bir hâdiseyi bilmektir. Geçmiş kavimlerin, beldelerin hâllerini, insanların neseplerini, mesleklerini, yaşayışlarını bilmek hep bu ilimle olur. Faydası sayılamayacak kadar çoktur.

Ashâb-ı Kirâm, Tâbiîn ve sonraki gelen âlimlerimiz, geçmiş kimselerin haberlerini, sözlerini ve hâllerini birbirlerine naklederlerdi. Nesep âlimi Mus’ab ez-Zübeyrî, “İmâm Şâfiî kadar tarih bilgisi olan zât görmedim” demiştir.

Abdullah bin Mübârek Hazretleri, hânesinden çok çıkmazlardı. “Yalnızlık çekmiyor musunuz?” diye soranlara; “Nasıl yalnızlık çekeyim, ben -hadîs-i şerîf ve haberlerini okuduğumdan- Peygamberimiz (s.a.v.), Ashâb’ı ve Tâbiîn ile birlikte oturuyorum.” cevabını vermiştir.

İmâm Nevevî (rah.), Tehzîbü’l-Esmâ kitabında diyor ki: “Kendisinden ilim naklolunan zâtları, sözlerini ve hâllerini bilmekte birçok fayda vardır ki bazıları şunlardır:

  • Büyük zâtların menkıbelerini, güzel hâllerini bilerek, onların edepleri ile edeplenmek mümkün olur. Onların güzel hâllerini örnek alarak onların nâil oldukları faziletlere nâil olunur.
  • Her bir zâtın ilimdeki derecesini bilmek mümkün olur. Böylece makamı yüce olanın kadri bilinir, ilim böyle zâtlardan alınır, hâli başka türlü olanlar da bilinip onlardan ilim alınmaz.
  • Geçmiş büyük zâtlar, bizim selefimiz, bir nevi mânevî büyüklerimiz makamındadırlar. Kişinin babasını, ecdadını bilmemesi gibi büyük noksanlık olmaz.
  • Geçmiş iki büyük zâtın sözlerinde farklılıklarla karşılaştığımızda onların en âlim ve takvâlı olanının sözüne ve fiiline uymak, bu ilimle mümkün olur.
  • Geçmiş zâtların ortaya koydukları eserlerin kıymetleri, bu ilimle anlaşılır. İlim talebesi hangisine mürâcaat edeceğini, hangisine öncelik vereceğini, bu ilimle bilir. Zira yazılmış kitaplar cidden pek çoktur.

Hicrî:      04 Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

RINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder