قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صُنِعَ إِلَيْهِ مَعْرُوفٌ فَقَالَ لِفَاعِلِهِ جَزَاكَ اللهُ خَيْرًا فَقَدْ أَبْلَغَ فِي الثَّنَاءِ. (ت)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : كندسينه بر إيلك يابلان كمسه ، إيليكى يابانه ’ الله سنى خيرله مكافاتلاندرسين ( الله سندن راضى اولسون ) ‘ درسه محقق ( اونه ) لايقيله تشكر أتمش اولور . "
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: Kendisine bir iyilik yapılan kimse, iyiliği yapana ‘Allah seni hayırla mükâfâtlandırsın (Allah senden razı olsun)’ derse, muhakkak (ona) lâyıkıyla teşekkür etmiş olur.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 22 Zilhicce 1442 Fazilet Takvim
ORHAN GÂZİ’NİN KÂDI TAYİNİ
1326 yılında tahta geçen Orhan Gâzi, Osmanlı padişahlarının ikincisidir. Ömrü gazâ ve cihâd yolunda at sırtında geçmiştir. Otuz dört sene adaletle devleti idare etmiştir.
Orhan Gâzi zamanı, devletin tam manasıyla kurulup ortaya çıkma ve teşkilâtlanma devridir. İyi bir asker ve kudretli bir devlet adamı olan Orhan Gâzi, âlimlere ve evliyâya hürmet eden muhterem bir zât idi. Bir gün Hanefî Mezhebi fıkıh âlimi ve aynı zamanda bir velî olan Alâüddîn Karahisârî’yi (rah.) ziyarete gitti. Alâüddîn Karahisârî ile bir müddet sohbet ettiler. Orhan Gâzi onu, edeble dinledi. Sonra başını kaldırıp: “Seferde ve hazarda, ahâli arasında vâki olacak hâdiselerde hükmedip, hak ile bâtılı ayırmak, şer‘î hükümleri beyân etmek için bir kâdı lâzımdır. Talebenizden birini, benim ile sefere gitmek için tayin etseniz...” dedi.
Alâüddîn Karahisârî (rah.), Orhan Gâzi’nin bu arzusunu kabul ettikten sonra talebelerine baktı. Talebelerinden hiçbirisi bunu kabul etmek istemediler. Çünkü onlar, sultanlara yakın olan âlimleri, dünyaya düşkün addediyorlardı. İlimlerini, dünyaya âlet etmekten korkuyorlardı. Ancak, Orhan Gâzi öyle bir kimse değildi. Âlimleri, emretmek için değil, Allâhü Teâlâ’nın emirlerini onların ağzından dinlemek ve kendisini Allâhü Teâlâ’nın yasaklarına meyletmekten sakındırmaları için yanına istiyordu. Devleti idare etmek için sultana, sultanın yanlış yola sapmaması için âlimlere ihtiyaç vardı.
Orhan Gâzi ısrar edince Alâüddîn Karahisârî, en gözde talebesi ve Şeyh Edebâlî’nin de akrabalarından olan Çandarlı Kara Halil’i, Sultan Orhan Gâzi’nin emrine verdi. Kara Halil de hocasının emrine uyup Orhan Gâzi ile birlikte gitti. Seferde ve hazarda, sultana müşâvirlik, anlaşmazlıklarda hâkimlik yaptı. Yanlış yola sapanları terbiye edip, İslâm dininin emir ve yasaklarının, Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye içerisinde sünnet-i seniyyeye uygun şekilde tatbikine gayret eyledi. Neslinden de birçok devlet adamı yetişti ve Devlet-i Aliyye’ye büyük hizmetleri dokundu.
Hicrî: 22 Zilhicce 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder