KUREYŞ SÛRESİ’NİN ESRARI
Eyüp Sabri Paşa (v. 1890), Mekke-i Mükerreme’de olan bir veba salgınını Mir’âtü’l-Haremeyn kitabında Şeyh Ahmed Duhânî isimli zâttan naklen şöyle anlatır:
Bundan evvel Mekke-i Mükerreme’de gayet dehşetli bir veba hastalığı olmuştu. Gerek hacılar ve gerek ahâlî, yollarda gidip gelirlerken birdenbire düşüp vefat ederlerdi. Cenazelerin çokluğundan yollarda yürümek, Mescid-i Harâm’a gitmek imkânsız bir hâle geldi.
Hastalığın en ziyade dehşet verdiği günlerde beni de korku sardı ve namazlarımı evde kılmaya karar verdim. Fakat ikindi cemaatini feda edemeyip Harem-i Şerîf’e gittim ve namazdan sonra Safâ kapısından çıkıp güçlükle Safâ dağı eteklerine kadar gidebildim. Yolun iki tarafında birçok kimseler yatıp kalmış ve cenazelerden sa‘yetmek imkânı kalmamış idi. Cenazelerin çokluğundan ürküp daha ileri hareket edemedim, cansız bir ceset gibi Safâ’ya dayanıp kaldım.
Bir müddet sonra kulağıma şöyle bir ses geldi: “Sen utanmaz mısın? ‘…Ecelleri geldiği vakit artık bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler.’ (meâlindeki, Yûnus Sûresi’nin 49.) âyet-i celîlesine inanmaz mısın? Oldukça âlimsin, epeyce tefsir ve hadis kitapları okudun, iman ağacı gönül bahçende kök tutup karar kıldı. Li-îlâfi Kureyş sûre-i celîlesini okumaya devam edersen hiçbir şeyden korkmazsın. Ve bu sırrı her kime söylersen vesveseden onu da kurtarmış olursun. Vah vah ayıptır, hem de günahtır.”
Sanki o saate kadar cansızmışım da bu ses, kulağımdan bana bir ruh üflemiş gibi titreyen vücuduma taze bir hayat geldi, vesveseden hiç eser kalmadı.
Sesin ilhâm olduğunu anlayıp Kureyş Sûresi’ni okuyarak evime döndüm. Aileme de bu sûre-i celîleye devam etmelerini tembih eyledim. Korku ve dehşetin ehl-i beytimden dahi zâil olduğunu görünce artık her kime tesadüf ettim ise emrolunduğum üzere bu sûreyi okumalarını tavsiye ederdim. Elhamdülillâh, bu mübarek sûreye devam edenlerin hiçbirinde vehimden eser kalmadı.
Hicrî: 15 Muharrem 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder