قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَاطِمَةُ بِضْعَةٌ مِنِّي فَمَنْ
أَغْضَبَهَا أَغْضَبَنِي. (خ)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " فاطمه
بندن بر بارجه در ، كيم اونى أؤفكلنديريرسه بنى أؤفكلنديرمش اولور ."
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyrudular: “Fâtıma benden bir parçadır, kim onu
öfkelendirirse beni öfkelendirmiş olur.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 03 Şevval 1441 Fazilet
Takvimi
RESÛLULLAH’IN CİĞERPÂRESİ: HAZRET-İ FÂTIMA
Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) kızlarının en küçüğü ve en sevgilileri olup annesi Hazret-i Hadîce (radıyallâhü anhâ) vâlidemizdir.
Hazret-i Fâtıma (radıyallâhü anhâ), nûrânî yüzlü olup mübarek yüzü ay gibi parladığından kendisine “Zehrâ” denilmiştir.
Hz. Âişe (radıyallâhü anhâ) “Ben karanlık gecede Hz. Fâtıma’nın yüzünün aydınlığı ile iğneye iplik geçirirdim.” buyurmuşlardır.
Bir rivâyete göre hayız ve nifas görmediği için kendisine Betül lakabı verilmiştir. Bu sebeple bir vakit namazını bile geçirmemiştir.
Hazret-i Fâtıma’ya, torunu ve Hazret-i Hüseyin’in kızı Fâtıma’dan ayırmak için Fâtımatü’l-Kübrâ da denilir.
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche) ile hicretin ikinci senesinde Zilhicce ayında evlendiler.
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche)’den beş çocuğu oldu. Bunlardan üçü erkek, ikisi kızdır.
Kızları Ümmü Gülsüm ve Zeyneb’tir.
Erkek olanlar ise Hazret-i Hasan, Hazret-i Hüseyin ve Muhsin’dir. Muhsin henüz çocuk yaşta vefat etmiştir.
Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) nesli, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin (radıyallâhü anhümâ) ile devam etmiştir.
Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra Hazret-i Fâtıma validemizin mübarek yüzünün güldüğü görülmemiştir.
Hazret-i Ümmü Seleme (r.anhâ) anlattı:
Hazret-i Fâtıma vâlidemiz ölüm hastalığına tutulduğu bir gün gusledip yeni elbiselerini giyindi, sağ elini yanağı altına koyup kıbleye dönerek sağ yanı üzerine yattı. Sonra Hakk’ın rahmetine kavuştular. Radıyallâhü anhâ.
Hazret-i Fâtıma (radıyallâhü anhâ), nûrânî yüzlü olup mübarek yüzü ay gibi parladığından kendisine “Zehrâ” denilmiştir.
Hz. Âişe (radıyallâhü anhâ) “Ben karanlık gecede Hz. Fâtıma’nın yüzünün aydınlığı ile iğneye iplik geçirirdim.” buyurmuşlardır.
Bir rivâyete göre hayız ve nifas görmediği için kendisine Betül lakabı verilmiştir. Bu sebeple bir vakit namazını bile geçirmemiştir.
Hazret-i Fâtıma’ya, torunu ve Hazret-i Hüseyin’in kızı Fâtıma’dan ayırmak için Fâtımatü’l-Kübrâ da denilir.
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche) ile hicretin ikinci senesinde Zilhicce ayında evlendiler.
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche)’den beş çocuğu oldu. Bunlardan üçü erkek, ikisi kızdır.
Kızları Ümmü Gülsüm ve Zeyneb’tir.
Erkek olanlar ise Hazret-i Hasan, Hazret-i Hüseyin ve Muhsin’dir. Muhsin henüz çocuk yaşta vefat etmiştir.
Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) nesli, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin (radıyallâhü anhümâ) ile devam etmiştir.
Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra Hazret-i Fâtıma validemizin mübarek yüzünün güldüğü görülmemiştir.
Hazret-i Ümmü Seleme (r.anhâ) anlattı:
Hazret-i Fâtıma vâlidemiz ölüm hastalığına tutulduğu bir gün gusledip yeni elbiselerini giyindi, sağ elini yanağı altına koyup kıbleye dönerek sağ yanı üzerine yattı. Sonra Hakk’ın rahmetine kavuştular. Radıyallâhü anhâ.
Hicrî: 03 Şevval 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder