İMAM MUHAMMED BİN HASAN EŞ-ŞEYBÂNÎ (RAH.)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ كَانَ كَفَّارَةً لِمَا مَضَى. (ت)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  كيم ( دينمزه آئد ) علم طلبنده بولونورسه بو ، اونون كجمش كوناحلرينه كفارت اولور  ."

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim (dînimize ait) ilim talebinde bulunursa bu, onun geçmiş günahlarına keffâret olur.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:   24  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi

İMAM MUHAMMED BİN HASAN EŞ-ŞEYBÂNÎ (RAH.)

İmâm Muhammed (rah.), İmâm-ı Âzam’ın (rah.) önde gelen talebelerinden müctehid bir zâttır. İmâm Muhammed, H. 132 tarihinde Vâsıt’ta doğmuş, H. 189 senesinde Halife Hârûn Reşid ile beraber gittiği Rey şehrinde vefat etmiştir. Büyük nahiv ve lügat âlimi İmâm Kisâî ile İmâm Muhammed, Rey’de aynı günde vefât etmişlerdi. Halife Hârûn Reşîd pek üzülmüş ve “Lügat ile fıkhı, Rey’de defnettim…” demiştir.
İmam Şâfiî (rah.), “Şu iki gözüm, Muhammed bin Hasan gibi bir kimseyi görmemiştir. Bu zamanda analar onun gibisini dünyaya getirmemiştir. İmâm Muhammed’in ilimde ve dünyalık hususunda üzerimdeki hakkı kadar kimsenin üzerimde hakkı yoktur.” der ve her zaman ona rahmet ile duâ ederdi. Yine onun şöyle dediği rivâyet edilir: “Ben, İmâm Muhammed’den daha akıllı, daha fakîh, daha zâhid, daha takvâlı ve daha güzel konuşan birini görmedim.”
Ebû Ubeyd (rah.) şöyle söyledi: “Kur’ân-ı Kerîm’i, İmâm Muhammed bin Hasan’dan daha iyi bilen bir kimseyi görmedim.”
Yine İmâm Şâfiî demiştir ki: “Ben, İmam Muhammed’den bir deve yükü mesele yazdım. Eğer o olmasaydı, ilimden bir şey elde edemezdim.”
İmâm Ahmed bin Hanbel de onun kitaplarından istifâde etmiştir. İmâm Ahmed’e “Bu kadar ince meseleleri nereden elde ettin?” denilince “İmâm Muhammed’in kitaplarından.” buyurmuştur. İmâm-ı Azam Hazretlerinin ictihadlarını tamamen zapteden ve kaydeden, İmâm Muhammed’dir. Onun mezhebi çerçevesinde ictihadda bulunmuştur. İmâm Muhammed, her gecenin bir kısmında uyur, bir kısmında namaz kılar, bir kısmında ilim öğrenip öğretmekle meşgul olurdu. “Niçin dâimâ böyle çok çalışıyor ve nefsinizi ihmâl ediyorsunuz?” denilince “Nasıl uyuyabilirim ki, Müslümanlar bir müşkilimiz olsa, ona sorarak hallederiz diye bana itimât ederek uyurlar. Eğer biz uyursak, dînin tahrîbine ve Müslümanların ifsâdına fırsat vermiş oluruz.” buyurdu.

Hicrî:   24  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"