15 Mayıs 2020 Cuma

ZÜHD VE TAKVÂYA SARILAN HÜKÜMDAR




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا تُظْهِرِ الشَّمَاتَةَ لِأَخِيكَ فَيَرْحَمُهُ اللهُ وَيَبْتَلِيكَ. (ت)
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  دين قردشينيك باشنه كلن بلايه سونمه ! زيرى الله تعالى اوكه عافيت ورير ده سنى بلايه اوغراطر  ."

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Din kardeşinin başına gelen belâya sevinme! Zîrâ Allâhü Teâlâ, ona âfiyet verir de seni belâya uğratır.
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   22  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi

ZÜHD VE TAKVÂYA SARILAN HÜKÜMDAR


Muvahhidler Devleti’nin hükümdarlarından Ebû Yakub Yûsuf, hükümdarlığı terk edip Dımaşk şehrine gelmiş, burada ağır bir hastalığa yakalanmıştır. Perişan bir hâlde sokaklarda kalır. Hastalığından kurtulunca Melik Nureddin Zengî’ye ait bir bahçenin bekçiliği için ücretle tutulup, altı ay o bahçenin bekçiliğini yapar. Meyvelerin hasat vaktinde, Sultan Nureddin bahçeye uğrar. Bahçenin nâzırı, sultana ikram etmek için Ebû Yakub’a tatlı nar getirmesini emreder.
Ebû Yakub’un getirdiği narlar ekşi çıkınca Nâzır, Ebû Yakub’a “Altı aydan beri bu bahçenin bekçiliğini yapıyorsun, hâlâ tatlıyı ekşiyi bilemiyorsun!” demesi üzerine “Sen beni meyveleri yemem için değil korumam için kiraladın.” cevabını alır. Bu hadiseyi Melik Nureddin haber alınca evvelce, rüyasında âlim ve zâhid bir hükümdar olan Ebû Yakub ile bir araya geleceğini ve ondan istifade edeceğini gördüğünden bu bekçinin o zat olabileceğini düşünerek ona: “Sen, Ebû Yakub musun?” diye sorar. “Evet” cevabını alınca hemen ayağa kalkıp kucaklar ve yanına oturtur.
Ebû Yakub, Sultan Nureddin’in yanında birkaç gün kaldıktan sonra soğuğun şiddetli olduğu bir gün şehirden çıkarak Dımaşk köylerinden birine gider. Köylülerden birinin evine müsafir olur. İkram edilen yemekten yedikten sonra hane sahibine duâ eder ve “Evindeki ve komşularındaki bakır kapları bana getirir misin?” der. Ev sahibi bütün bakırları toplayıp getirir. Ebû Yakup bunların üzerine bir ateş yaktıktan sonra, içerisinde iksir bulunan bir kese çıkarır ve iksirin bir kısmını bakırın üzerine serper. Bakırların hepsi altın olur. Altınları bir odaya kilitler ve Dımaşk Sultanı Nureddin’e hitaben bir mektup yazar. Mektupta bu yaşananları bildirdikten sonra, gariban hastalar için bir hastane yaptırıp vakıf olarak tahsis etmesini, yollarda zâviyeler yaptırmasını, bakır sahiplerini razı etmesini ve ev sahibine yetecek kadar para vermesini tembih eder. Sonra da ‘İbrahim bin Edhem, Horasan mülkünden çıktı (vazgeçti) ise ben de Mağrib ülkesinden ve bu sanattan vazgeçtim vesselam’ cümlesi ile mektubu tamamlar. Bundan sonra, o köyü de terk eder. Ev sahibi, mektubu götürerek Sultan’a vaziyeti arz eder.
Sultan Nureddin, zikredilen köye giderek bakır sahiplerini ve ev sahibi zatı razı ettikten sonra altınları alır. Ebû Yakub’u arattırır, lâkin bulamaz ve hiçbir haber de alamaz. Dımaşk’a dönerek, kendi adıyla şöhret bulan hastaneyi yaptırır.
Hicrî:   22  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder