قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا آمَنَ بِالْقُرْآنِ مَنِ
اسْتَحَلَّ مَحَارِمَهُ. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " قرآن
كريم ده حرام قلنان شيلرى هلال صايان ، قرآنه إيمان أتمه مشدر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kur’ân-ı Kerîm’de haram kılınan şeyleri helâl sayan, Kur’ân’a îman
etmemiştir.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 17 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
ZAMANIN DEĞİŞMESİ İLE DÎNÎ HÜKÜMLER DEĞİŞİR Mİ?
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye’nin 39. maddesi: “Ezmânın teğayyürü ile ahkâmın teğayyürü inkâr olunamaz.” hükmüdür. Yani zamanın değişmesi ile örf ve âdete dayanan cüz’î hükümlerin değişmesi mümkündür. Zîrâ zaman ve mekân değiştikçe insanların ihtiyaçları, halleri, örf ve âdetleri ve kullandıkları şeyler de değişeceği cihetle herhangi bir delîle bağlı olmayıp tamamen örf ve âdete dayanan cüz’î hükümler de değişebilir.
Meselâ: İslâmiyet’in ilk zamanlarında mescit ve câmilerin kapısı dâima açık tutulurken daha sonra hırsız ve fâsıkların çoğalması sebebiyle eşyaları çalınmaktan muhâfaza için kapıların sabahla öğle namazı ve yatsı ile sabah namazı aralarında kilitlenmesine cevaz verilmiştir.
Ancak ahkâm-ı külliye, yani dîne ait olan ve edille-i şer’iyye (kitap, sünnet, icmâ ve kıyas) ile sâbit olan hükümler dâimâ bâkî olup değişiklik kabul etmez. Cenâb-ı Hakk’ın emrine ve murâdına uygun olmayan bir örf ve âdet meşrû olmayacağından, zaman değişti deyip şer’î delilleri terk etmek aslâ câiz değildir.
Meselâ: Kadınların el ve yüzleri hâriç diğer uzuvlarını mahremlerinden başkasının görmesi ve bu iki uzuv da dâhil herhangi bir uzvuna başkasının dokunması, kat’î delillerle haram kılınmıştır.
Ebu’l-Fâruk Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.) (SİLİSTREVÎ) Hazretleri de bu hususla alakalı şöyle buyurmuşlardır: “Ezmânın tebeddülü ile ahkâm tebeddül eder’ sözü küfürdür. Ezmânın tebeddülü ile şer’î ahkâm değil, dünyevî ahkâm, yani âdet ve ahval tebeddül eder. Okka yerine kilo, dirhem yerine gram, arşın yerine metre kullanılması gibidir. Ahkâmı ilâhî değişmez. Kıyâmete kadar sabit ve bâkidir.”
Meselâ: İslâmiyet’in ilk zamanlarında mescit ve câmilerin kapısı dâima açık tutulurken daha sonra hırsız ve fâsıkların çoğalması sebebiyle eşyaları çalınmaktan muhâfaza için kapıların sabahla öğle namazı ve yatsı ile sabah namazı aralarında kilitlenmesine cevaz verilmiştir.
Ancak ahkâm-ı külliye, yani dîne ait olan ve edille-i şer’iyye (kitap, sünnet, icmâ ve kıyas) ile sâbit olan hükümler dâimâ bâkî olup değişiklik kabul etmez. Cenâb-ı Hakk’ın emrine ve murâdına uygun olmayan bir örf ve âdet meşrû olmayacağından, zaman değişti deyip şer’î delilleri terk etmek aslâ câiz değildir.
Meselâ: Kadınların el ve yüzleri hâriç diğer uzuvlarını mahremlerinden başkasının görmesi ve bu iki uzuv da dâhil herhangi bir uzvuna başkasının dokunması, kat’î delillerle haram kılınmıştır.
Ebu’l-Fâruk Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.) (SİLİSTREVÎ) Hazretleri de bu hususla alakalı şöyle buyurmuşlardır: “Ezmânın tebeddülü ile ahkâm tebeddül eder’ sözü küfürdür. Ezmânın tebeddülü ile şer’î ahkâm değil, dünyevî ahkâm, yani âdet ve ahval tebeddül eder. Okka yerine kilo, dirhem yerine gram, arşın yerine metre kullanılması gibidir. Ahkâmı ilâhî değişmez. Kıyâmete kadar sabit ve bâkidir.”
BEYİT:
Sârbân-ı vakt isen hazm eyle zîrâ vakt olur
Bir topal merkep belâsıyla katar elden gider
Bir topal merkep belâsıyla katar elden gider
(Ziya Paşa)
(Zamanın devecisi isen çok dikkatli ol. Bir topal merkep yüzünden bir de bakmışsın kervanın tamamını kaybetmişsin.)
(Zamanın devecisi isen çok dikkatli ol. Bir topal merkep yüzünden bir de bakmışsın kervanın tamamını kaybetmişsin.)
Hicrî: 17 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder