قَالَ رَسُولُ
اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ اسْتَوْجَبَ الثَّوَابَ
وَاسْتَكْمَلَ الْإِيمَانَ: خُلُقٌ يَعِيشُ بِهِ فِي النَّاسِ وَوَرَعٌ يَحْجِزُهُ
عَنْ مَحَارِمِ اللهِ وَحِلْمٌ يَرُدُّ بِهِ جَهْلَ الْجَاهِلِ. (البزار)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " كيمده
شو أؤج شى بولونورسه ثوابه مستحقق اولور : كنديسى إيله إنسانلر آراسينده كجينه بيله
جكى ( كوزل ) آحلاق ، الله تعالى نيك حرام قلدقلرندان كندسنى منع أده جك ورى (
تقوى ) و جاهليك جاهلجه حركتلرينى كندسى إيله دفع أدجكى حلم ( يوموشق حويلولق ) ."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kimde şu üç şey
bulunursa sevâba müstehak olur ve îmânını kemâle erdirmiş olur: Kendisi ile
insanlar arasında geçinebileceği (güzel) ahlâk, Allâhü Teâlâ’nın haram
kıldıklarından kendisini men edecek vera (takva) ve câhilin câhilce
hareketlerini kendisiyle def edeceği hilim (yumuşak huyluluk).”
(Müsnedü’l-Bezzâr)
Hicrî: 21 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
ALLAH RIZÂSI İÇİN HAYIR YAPMANIN MÜKÂFÂTI
Cüneyd-i Bağdâdî (rah.) Hazretlerinin hocalarından olan Ebû Hamza Muhammed bin İbrâhim’in (rah.) yağmurlu bir gecede, çocuğu dünyâya gelmişti. O gece evlerinde yiyecek olarak hiçbir şeyleri yoktu.
Sabah olunca hanımı, Ebû Hamza’ya iki dirhem verip, “Bunlarla bize bir şeyler satın alıp geliver.” dedi. Ebû Hamza (rah.) parayı alıp hizmetçisi ile beraber evden çıktı. Yolda ağlayan küçük yaşta bir köleye rastladılar. Ebû Hamza (rah.), ona niye ağladığını sordu. Çocuk:
“Benim kötü bir efendim var. Bana zeytinyağı almam için bir cam şişe vermişti. Zeytinyağı alıp dönerken yolda düşürüp şişeyi kırdım. Zeytinyağı da heder oldu. Efendimin bunu duyunca beni dövmesinden korkuyorum.” dedi. Bunun üzerine Ebû Hamza (rah.), çocuğun elinden tutup cebindeki iki dirhem ile ona çarşıdan bir cam şişe ile zeytinyağı aldı ve çocuğa verdi. Çocuk tekrar:
“Benimle beraber efendimin yanına gelseniz de geç kalmam sebebiyle beni dövmemesi için şefâat etseniz.” dedi. Onunla beraber gidip efendisine karşı ona şefâat ettiler. Sonra da dönüp mescide geldiler. Bir müddet oturdular. Otururlarken hizmetçi: “Bu sıkıntılı günde niye böyle yaptınız?” dedi. Ebû Hamza (rah.) da ona susmasını işaret etti. İkindiye kadar böyle oturdular. Namazdan sonra hizmetçisine: “Haydi kalk evimize dönelim.” dedi.
Evlerinin olduğu sokağa girdikleri zaman sokağın, kışın ihtiyaç duyulan yiyecekler getirmiş hamallarla dolu olduğunu gördüler. Hamalların yanında duran bir adamın elinde yazılı bir kâğıt vardı. O adam Ebû Hamza’ya yaklaşıp: “Ey Ebû Hamza, haber aldık ki dün gece bir çocuğun olmuş. Biz de sana hediye olarak ne varsa getirdik. Bunları lütfen kabul et.” dedi.
Diğer bir adamın da elinde, içerisinde beş yüz dirhem bulunan bir kese vardı. O da keseyi Ebû Hamza’ya verdi.
Ebû Hamza (rah.) bunları görünce hizmetçisine dönüp:
“Bir iş yapacağın zaman, karşılığını böyle veren kimse için (yani Allâhü Teâlâ için) yap.” dedi.
Sabah olunca hanımı, Ebû Hamza’ya iki dirhem verip, “Bunlarla bize bir şeyler satın alıp geliver.” dedi. Ebû Hamza (rah.) parayı alıp hizmetçisi ile beraber evden çıktı. Yolda ağlayan küçük yaşta bir köleye rastladılar. Ebû Hamza (rah.), ona niye ağladığını sordu. Çocuk:
“Benim kötü bir efendim var. Bana zeytinyağı almam için bir cam şişe vermişti. Zeytinyağı alıp dönerken yolda düşürüp şişeyi kırdım. Zeytinyağı da heder oldu. Efendimin bunu duyunca beni dövmesinden korkuyorum.” dedi. Bunun üzerine Ebû Hamza (rah.), çocuğun elinden tutup cebindeki iki dirhem ile ona çarşıdan bir cam şişe ile zeytinyağı aldı ve çocuğa verdi. Çocuk tekrar:
“Benimle beraber efendimin yanına gelseniz de geç kalmam sebebiyle beni dövmemesi için şefâat etseniz.” dedi. Onunla beraber gidip efendisine karşı ona şefâat ettiler. Sonra da dönüp mescide geldiler. Bir müddet oturdular. Otururlarken hizmetçi: “Bu sıkıntılı günde niye böyle yaptınız?” dedi. Ebû Hamza (rah.) da ona susmasını işaret etti. İkindiye kadar böyle oturdular. Namazdan sonra hizmetçisine: “Haydi kalk evimize dönelim.” dedi.
Evlerinin olduğu sokağa girdikleri zaman sokağın, kışın ihtiyaç duyulan yiyecekler getirmiş hamallarla dolu olduğunu gördüler. Hamalların yanında duran bir adamın elinde yazılı bir kâğıt vardı. O adam Ebû Hamza’ya yaklaşıp: “Ey Ebû Hamza, haber aldık ki dün gece bir çocuğun olmuş. Biz de sana hediye olarak ne varsa getirdik. Bunları lütfen kabul et.” dedi.
Diğer bir adamın da elinde, içerisinde beş yüz dirhem bulunan bir kese vardı. O da keseyi Ebû Hamza’ya verdi.
Ebû Hamza (rah.) bunları görünce hizmetçisine dönüp:
“Bir iş yapacağın zaman, karşılığını böyle veren kimse için (yani Allâhü Teâlâ için) yap.” dedi.
(Târih-i Dımaşk)
Hicrî: 21 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder