قَالَ
اللهُ تَعَالَى: اَلَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ
وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا
رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ. (سورة الحج, ٣٥
)
الله تعالى بويوردى
( مئآلا ) :" اونلركى
. الله ذكر اولنديغى وقت قلبلرى قورقودان تترر . كنديلرينه إصابت أتمش اولانه (
بلايه ) صبرلى و نمازه دواملى درلر و كنديلرينه رزق اولرق ورديكيمز شيلردن إنفاق
أدرلر ."
Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Onlar ki, Allah zikr olunduğu
vakit kalpleri korkudan titrer, kendilerine isabet etmiş olana (belaya)
sabırlı ve namaza devamlıdırlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz
şeylerden infak ederler.”
(Hac sûresi, âyet 35)
Hicrî: 03 Rebîulevvel 1439 Fazilet
Takvimi
İZZETİN İKİ ŞARTI: ALLÂH’I ZİKİR VE İNFAK ETMEK
Münâfıkûn sûresinin 9. ve 10. âyetlerinde müminleri
izzete erdirmek için iki şey emredilmiştir. Birisi Allâhü Teâlâ'yı
zikretmek, diğeri de infak, yani malını Allâh'ın emrettiği ve razı
olduğu yerlere harcamaktır.
Bütün güzel ameller Allah sevgisiyle yapılan işlerdir. Bunların bir
kısmı günahların mağfiretine (bağışlanmasına) vesiledir. Gece herkesin
uyuduğu, gâfil olduğu esnada kalkıp namaz kılmak, cemaate devam etmek
ile hayırlı işler yapmak için yürümek gibi. Bir kısmı da infak ederek
(zekat ve sadaka vererek) muhtaçları doyurmak gibi Allah katında
derecelerin yükselmesine vesiledir.
İnsan ne kadar namaz kılarsa kılsın, zekât ve sadaka vermedikçe
yüksek derecelere kavuşamaz. “Zekât, islamın kantarasıdır” buyurulması,
yüksek derecelere kavuşmak için köprü ve geçit mesabesinde
olduğundandır.
Farzların sevabı çok olmakla beraber onlar kulun üzerinde bir borç
olduğu için Allâh'a yakınlık en çok nafileler ile olduğu gibi infakta da
asıl derece kazandıran (zekat gibi farz olan) borçlarını ödedikten
sonra Allah için verilen sadaka ve yardımlardır.
Asıl izzet yemekte değil, yedirmektedir. Dünyada cemiyeti en ziyade
yoran, boğuşturup çarpıştıran kavgaların kökü bu infak meselesidir.
Allâhü Teâlâ mü'min kullarına cennette derecelerini yükseltmek için
zikirden gaflet etmemelerini ve infak etmelerini emir buyurmuştur. İnfak
yapmayan, sadaka vermeyenler kendisine ölüm geldiği, öleceğini anladığı
vakitte Allâh'a giderken nimetlerden mahrum olarak gittiğine hasret
çekecek, pişman olacaktır.
Allâhü Teâlâ bu nimetlerden nasibdar olmaya gayret göstermeleri
lüzûmunu ihtar için: “Yâ Rabbî, ecelimi çok az bir müddet tehir etsen
(geciktirsen) ben de sadaka vermeye çalışsam ve salih kullarından olsam”
demeden önce infakta bulunmayı emrediyor. Onun için o dem gelmezden
evvel, mümkün olduğu kadar rızıklarınızdan keserek infak edin
(muhtaçlara verin) de o gün o hasret ve husranı çekmeyin.
(Elmalılı, Hak
Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 03 Rebîulevvel 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder