16 Mayıs 2016 Pazartesi

ÜLÜ’L-AZM PEYGAMBERLER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: بَادِرُوا بِالْأَعْمَالِ فِتَنًا كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ مُؤْمِنًا وَيُمْسِي كَافِرًا وَيُمْسِي مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا يَبِيعُ أَحَدُهُمْ دِينَهُ بِعَرَضٍ مِنَ الدُّنْيَا. (ت)
 بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" قرانلق كجه بارجه لرى كبى بر تقم فتنه لر ( حربلر ، ظلملر ) اورطايه جقمادان اؤنجه صالح عمللر إشلميه قوشون ، عجله أديك . إنسان ( لردان بعضسى او فتنه لر إيجنده ) مؤمن اولراق صباحلر ، كافر اولراق آقشاملر ’ مؤمن اولراق آقشاملر ، كافر اولراق صباحلر . اونلريك بعضسى دنلرنى ، دنيا منفعتى قارشلغنده صطرلر ."
Karanlık gece parçaları gibi birtakım fitneler (harbler, zulümler) ortaya çıkmadan önce sâlih ameller işlemeye koşun, acele edin. İnsan(lardan bazısı o fitneler içinde) mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak akşamlar, mü’min olarak akşamlar, kâfir olarak sabahlar. Onların bazısı dinlerini, dünya menfaati karşılığında satarlar.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   19  Receb  1437  Fazilet Takvimi

ÜLÜ’L-AZM PEYGAMBERLER


Peygamberlerin en fazîletlisi, en üstünü Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem, sonra onun dedesi İbrâhîm aleyhisselâm, sonra Mûsâ aleyhisselâm, sonra Îsâ aleyhisselâm ve sonra Nuh aleyhisselâmdır. Bu beş zâta ülü’l-azm Peygamberler denilir. Aleyhimüsselam.

İNSANIN GÖZÜNÜ ANCAK TOPRAK DOLDURUR

Şeyh Sâdî anlatır: “Yüz elli deve yükü ticâret malı, kırk köle ve hizmetkâra sâhip bir tüccar gördüm. Bir gece beni İran’ın Hürmüzgan eyâletine bağlı Kiş Adası’ndaki çadırına götürdü. Bütün gece susmak bilmedi, boş laflar konuştu. “Falanca ortağım Türkistan’da, falanca sermayem Hindistan’da, bu kâğıt falanca yerin kâğıdıdır, falanca şeye falanca kefildir.” diye anlatıp durdu. Bazan, “İskenderiye’ye yolculuk yapmaya niyetliyim.” diyor, bazan da “Mağrib Denizi (Atlas Okyanusu) kâfirler ve korsanlar sebebiyle tehlikelidir.” diyordu.
- Ey Sâdî! Bir yolculuğum daha var. Eğer o yolculuğu yapabilirsem geri kalan ömrüm boyunca bir köşede oturup ticâreti bırakırım, dedi.
- O yolculuk hangi yolculuktur? diye sordum.
Şöyle dedi:
- Fars kükürtü Çin’de değerliymiş. Onu Çin’e götürmek istiyorum. Oradan Çin porselenini Anadolu’ya, Anadolu ipeğini Hind’e, Hint çeliğini Halep’e, Halep camını Yemen’e ve Yemen kumaşını da Fars’a götürdükten sonra ticâreti bırakıp bir dükkân köşesinde oturacağım, dedi.
Nihâyet konuşmaya gücü kalmayınca:
- Ey Sâdî! Sen de görüp duyduklarından anlat, dedi.
Ben de şöyle dedim:
- Bir kervanbaşı Gûr çölünde bindiği hayvandan düşünce şöyle dedi:
“Dünya heveslisinin aç gözünü ya kanâat ya da mezar toprağı doldurur.” (Gülistan’dan Seçmeler, Çamlıca B. Y.)
Hicrî:   19  Receb  1437  Fazilet Takvimi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder