قَالَ
اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ، آخِذِينَ مَا
آتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُحْسِنِينَ، كَانُوا
قَلِيلًا مِنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ، وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ.
(سورة الزارياة، 15-18)
الله
تعالى شويله بيوردى : " شبهسز متقى لر ، رابلرينيك كنديلرينه ورديغنى آلارق
جنتلرده بنار باشلرنده در . جونكى اونلر بوندان أول ( دنياده ) كوزل عمل إشلميى
آدت أدنمشلردى ، كجه بك آز اويويورلردى و
سهر وقتلرى هب إستغفار أدرلردى ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki müttakîler, Rab’lerinin
kendilerine verdiğini alarak cennetlerde pınar başlarındadır. Çünkü
onlar bundan evvel (dünyada) güzel amel etmeyi âdet edinmişlerdi, gece
pek az uyuyorlardı ve seher vakitleri hep
istiğfar ederlerdi.”
(Zâriyât Sûresi, âyet 15-18)
Hicrî: 28 Receb 1437 Fazilet Takvimi
İMÂM-I ÂZAM HAZRETLERİNİN TAKVÂSI
Şakîk-i Belhî Hazretleri anlatıyor: İmam Ebû Hanîfe (rah.) insanların en verâlısı, en âlimi, en âbidi, en cömerdi, dinî meselelerde en ihtiyatlısı, dîni hususlarda kendi re’yi (görüşü) ile fetvâ vermekten en çok kaçınanıdır. Dînî bir mesele olduğu zaman Ashâbı’ndan bir meclis kurulup müzâkere etmeden asla bir söz söylemezdi. Ashâbı’nın hepsi fetvânın şerîata muvâfık olduğunda ittifak ettikleri zaman Ebû Yusuf’a (rah.) veya bir başkasına “Bunu şuraya yaz.” derdi.
Abdullah ibn-i Mübârek (rah.) anlattı: Kûfe’de “Burada insanların en âlimi kimdir?” diye sordum. Hepsi “İmam Ebû Hanîfe” dediler. “İnsanların en verâlısı kimdir?” diye sordum. Hepsi “İmam Ebû Hanîfe” dediler. “İnsanların en zâhidi kimdir?” diye sordum. Hepsi “İmam Ebû Hanîfe” dediler. “İnsanların en çok ibâdet edeni ve ilimle en çok meşgul olanı kimdir?” diye sordum. Hepsi “İmam Ebû Hanîfe” dediler. Güzel ahlaktan hangisini sordu isem hepsi “İmam Ebû Hanîfe’den başka bu güzel ahlâka sâhip birisini tanımıyoruz.” dediler.
Bir gün ipek elbiseleri satması için yerine birini bırakmıştı. Ona elbiselerden kusurlu olanın kusurunu söylemeden satmamasını tenbih etmişti. Fakat o kişi unutup kusurlu elbiseyi, kusurunu söylemeden sattı, bedelini de diğer paraların içine koydu. İmâm-ı Âzam Hazretleri geldiğinde vaziyeti anlatınca Hz. İmam (içine haram karıştığı için) paranın tamamını fakirlere ve zimmîlerin yoksullarına sadaka olarak verdi.
Abbâsî halîfesi Ebû Ca’fer Mansur fetva vermesini yasaklamıştı. İmâm-ı Âzam hazretlerinin kızı bir gece babasına diş etlerinden çıkan kanın abdesti bozup bozmayacağını sordu. Kızına “Yarın sabah erkenden git, Hammad amcana sor. Çünkü halîfe benim fetvâ vermemi yasakladı. Gıyâbında da olsa imama karşı gelenlerden olmak istemem.” demiştir.
İmâm-ı Âzam Hazretleri kırk sene sabah namazını yatsı namazının abdestiyle kılmıştır. Geceleri asla yatmazdı. Sadece öğle namazından sonra oturarak biraz uyur, kaylûle yapardı. (el-Mizanü’l-Kübrâ, li’ş-Şa’rânî)
Hicrî: 28 Receb 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder