قاَلَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ لَمْ يَشْكُرِ الْقَلِيلَ
لَمْ يَشْكُرِ الْكَثِيرَ وَمَنْ لَمْ يَشْكُرِ النَّاسَ لَمْ يَشْكُرِ اللهَ.
اَلتَّحَدُّثُ بِنِعْمَةِ اللهِ شُكْرٌ وَتَرْكُهَا كُفْرٌ وَالْجَمَاعَةُ
رَحْمَةٌ وَالْفُرْقَةُ عَذَابٌ. (حم)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر :" آزه شكر أتمين ، جوغاده شكرتمز . إنسانلره تشكر أتمين الله
تعالى يه ده شكرتمز . الله تعالى نيك نعمتلرنى قونوشمق شكردر ، نعمتلرى قونوشماي
ترك أتمك إيسه نانكورلكدر . "( أهل سنت و ) جماعة رحمة ، تفريقه ( أهل سنتدن
آيرلمق ) عذابدر ."
“Aza şükretmeyen kimse, çoğa da şükretmez. İnsanlara
teşekkür etmeyen Allâhü Teâlâ’ya da şükretmez. Allâhü Teâlâ’nın
nimetlerini konuşmak şükürdür, ni’metleri konuşmayı terketmek ise
nankörlüktür. (Ehl-i Sünnet ve) Cemâat rahmet, tefrika (Ehl-i Sünnet’ten
ayrılmak) azabdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
Hicrî: 21 Receb 1437 Fazilet Takvimi
ALLÂH’A HAKKI İLE ŞÜKÜR NASIL OLUR?
İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî (k.s.) buyurdular:
“Bil ki, kendisine nîmet verilen kimsenin nîmeti veren Allâh’a şükretmesi aklen ve şer’an vâcibdir. Verilen nîmetin büyüklüğüne göre şükredilmesinin vâcib olduğu da mâlûmdur. O halde nîmet ne kadar çok olursa nîmete şükrün vâcibliği, lüzumu da o kadar ziyâde olur. Binâenaleyh zenginlerin zenginliklerine göre fakirlerden kat kat fazla şükretmeleri îcâbeder. İşte bunun için, hadîs-i şerîfte “Bu ümmetin fakirleri zenginlerden beş yüz sene evvel cennete girerler.” buyuruldu. (S. Tirmizî)
Nîmetleri veren Allâhü Teâlâ’ya şükür:
Evvelâ îtikad(a dâir bilgiler)i, Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat inancına uygun olarak düzeltmek,
İkinci olarak Ehl-i Sünnet’in müctehidlerinin beyânına, görüşlerine uygun olarak amel etmek,
Üçüncü olarak da bu fırka-i nâciyeden olan Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat mezhebine bağlı tasavvuf erbâbının yolundan gitmek ile olur…
O halde sizin, Efendimiz, mevlâmız, günahlarımızın şefâatçisi, kalblerin tabîbi Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallâhü aleyhi ve alâ âlihi ve selleme ve onun hidâyet ve doğru yol üzere olan halîfelerine (Rıdvânullâhi Teâlâ aleyhim ecmaîn) tâbi olmanız îcâb eder. (Mektubât-ı İmâm-ı Rabbânî, c.1/ m. 71)
BEYİT
Gerçi tâmm ü nâkısı kâmil bilür
Kâmil olan, cümleyi kâmil bilür
Süleyman Çelebi
(Kimin kâmil insan, kimin noksan olduğunu kendisi kâmil olanlar bilir. Kâmil olanlar herkesi kâmil görürler.)
Hicrî: 21 Receb 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder