قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَاللهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا
كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ. (د)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر :" قول ، مؤمن قردشينه ياردمجى اولديغى متدتجه الله تعالى ده
قولونون ياردمجسيدر ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kul,
mü’min kardeşine yardımcı olduğu müddetçe Allâhü Teâlâ da o kulunun
yardımcısıdır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)
Hicrî: 04 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
ASHÂB-I KİRÂM ARASINDAKİ KARDEŞLİK
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Enes bin Mâlik’in (r.a.) evinde Muhâcir ile Ensar arasında tesis buyurduğu kardeşlik, tarihte eşi ve örneği görülmeyen ictimâî bir yardımlaşma ve dayanışmadır.
Muhâcirler bütün mal ve mülklerini Mekke’de bırakarak Medine’ye hicret etmişlerdi. Medine Müslümanları, bu dindaşlarını evlerinde müsâfir etmişlerdi. “Ensar, kendileri için şiddetli bir ihtiyaç olsa bile Muhâcirler’i kendilerine tercih ederlerdi.” meâlindeki Haşr sûresinin 9. âyet-i kerîmesinde buyrulduğu üzere Ensar, Muhâcirler’e son derece müsâfirperverlik gösteriyordu.
Mescid-i Nebevî’nin inşâsından sonra Resûlü Ekrem (s.a.v.) bir gün Enes bin Mâlik’in (r.a.) evinde Muhâcir ve Ensar’dan doksan sahâbî arasında ikişer ikişer çağırıp aralarında kardeşlik akdettikten sonra kendileri de Ali bin Ebû Tâlib’in (k.v.) elini tutarak:
“Bu da benim kardeşimdir.” buyurdu.
Bu kardeşliğin pek büyük tesiri görüldü. Hiç tereddüt etmeden denilebilir ki çeyrek asır zarfında İslâm nûrunun bütün âleme yayılması, İran’ın tamamen fethi hep bu kardeşliğin eseridir.
Ashâb-ı Kirâm bu kardeşlikten şahsen de istifâde ediyorlardı. Medine’nin en zengini olan Sa’d bin Rebi’ (r.a.) kardeş olduğu Abdurrahman bin Avf’a (r.a.) servetinin yarısını hibe etmişti. Fakat Abdurrahman bin Avf (r.a.) bunu kabul etmemiş, süt, peynir, yoğurt satmakla başladığı ticareti sayesinde az zamanda binlerce dirhem sadaka verecek bir servete mâlik olmuştu.
Bu kardeşliğin hedefi, kardeşlerin birbirlerine yardım, sıla ve ihsan, nasîhat ve rehberlik etmeleridir. Bu kardeşlik ve yardımlaşma, samîmiyetle devam etmiştir. (Tecrîd-i Sarih Terc.)
Hicrî: 04 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder