قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صَلَّى عَلَيَّ حِينَ
يُصْبِحُ عَشْرًا وَحِينَ يُمْسِي عَشْرًا أَدْرَكَتْهُ شَفَاعَتِي يَوْمَ
الْقِيَامَةِ. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر :" كيم صباح اون دفعه ، آقشام اون دفعه بانه صلوات اوقورسه
قيامة كونو شفاعتمه نائل اولور ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim
sabah on defa, akşam on defa bana salevât okursa kıyâmet günü şefâatime
nâil olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî: 05 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
SALEVÂT-I ŞERÎFE’NİN FAZÎLETİ
Allâhü Teâlâ kullarının âhirette azâbdan kurtulmalarına bir vesîle olması için peygamberlerin efendisi Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya salevât getirmeyi emretmiştir.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Ey insanlar! Kıyâmet gününün korkunç hâllerinden ve zorlu geçitlerinden ilk önce kurtulacak olanınız bana dünyâda en çok salevât getireninizdir.”
Allâhü Teâlâ peygamberini şereflendirmek için salât eder. Melekler fazîletini ikrâr ve hürmet için, biz de cennette yüce makâmlara ermek için salât ve selâm okuruz. Allâhü Teâlâ -meâlen- “Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere hep salât ile tekrîm (ikrâm) ederler. Ey îmân edenler! Haydin ona teslîmiyetle salât ve selâm getirin.” (Ahzâb sûresi, âyet 56) buyurmuştur.
Bir zât ki onu Hak Teâlâ methetmiştir; bütün yaradılmışlar onu hakkıyla medhetmekten elbette âcizdir. Allâhü Teâlâ biz kullarının Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) hakkını ödemekten âciz kalacağımızı bildiği için ona salât ve selâm okumamızı bize emir buyurmuştur. Ümmeti olarak ona salât ve selâmı, gücümüz yettiğince çok getirelim ki kıyâmet gününde şefâatçimiz olsun.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Muhakkak Allâhü Teâlâ istiğfâr ettiğinizde günahlarınızı bağışlar. Kim sâdık bir niyetle Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr ederse elbette onu affeder. Kim lâ ilâhe illallâh derse mîzânında hasenâtı (iyiliklerinin sevâbı) ağır gelir. Kim de bana salevât okursa kıyâmet gününde ona şefâatçi olurum.”
Ensâr-ı Kirâm’dan bir genç Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) huzûruna geldi. Peygamberimiz ona yer açıp Hazret-i Ebûbekir’le arasına oturttu. Sonra Hz. Ebûbekr’e:
“Aramıza şu genci oturtmam sana güç gelmiş olabilir” buyurdu. Hazret-i Ebûbekir (r.a.):
“Vallâhi öyle Yâ Resûlallâh, aramızda başka birinin olması bana güç gelir” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
“Yâ Ebâbekir! Bu genç bana ümmetimden hiç kimsenin getirmediği gibi salât getiriyor.”
Hicrî: 05 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder