قَالَ اللهُ تَعَالَى : يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُوا اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰى وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ. (سورة المائدة، ۸)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : أى إيمان أدنلر ! الله إيجن دوران ( حقى آياقده طوطان ) حاكملر ، عدالت نومونه سى شاهدلر اولون وصاقن بر قومه بوغزونوز سزى عدالتسزليكه سوك أتمسين . عدالتلى اولون . تقوايا أك يقين اولان اودر ، الله دان قورقون . جونكى الله ، هر نه يابارسانز خبرداردر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ey iman edenler! Allah için duran (hakkı ayakta tutan) hâkimler, adâlet numunesi şahitler olun ve sakın bir kavme buğzunuz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun. Takvâya en yakın olan odur, Allah’tan korkun. Çünkü Allah, her ne yaparsanız haberdardır.”
(Mâide Sûresi, âyet 8)
Hicrî: 07 Recep 1443 Fazilet Takvim
SULTAN İBRAHİM HAN’IN ADALETİ
Sultan İbrahim Han, 9 Şubat 1640 tarihinde tahta geçmiş ve 8 sene Osmanlı Devleti’ni idare etmiştir. Mütevazı, sadeliği seven, hırs ve gururdan uzak ve hassas yapıda bir insandı. Muteber Osmanlı devri kaynaklarında onun için “deli” lakabı kullanılmamıştır. Sadece son devirde kaleme alınan bazı kitaplar, ısrarla bu iftirayı ön plana çıkarmaktadırlar. Hâlbuki onun, devletin askerî, mâlî, adlî ve idarî ıslahâtı için yaptıkları ve yapılanlara olan teşvikleri, isnad edilen bu sıfatın doğru olmadığına bir delildir.
Sultan İbrahim Han’ın hassas ruhlu olduğu, zaman zaman üzüntü içinde kaldığı ve yüreğinin sıkıldığı ifade edilir. Ancak bunun yegâne sebebi, halkın huzur ve refahının yolunda olmaması idi. En ufak bir huzursuzluk haberi üzerine, rahatsız olurdu.
Edirne’ye gittiği bir seferde halkın sıkıntılarını dinlemek için ayak dîvânı kurdurdu. Gelenlere, “Ben dâhil, kimden şikâyetiniz var?” diye sordu. Halktan biri ileri çıktı. Padişahı selamladıktan sonra, “Padişahım! Benim şikâyetim vardır!” deyince, Sultan, “Söyle de tedbir alalım. Şikâyetinde haklıysan, haksızı cezalandıralım.” dedi.
O adam, “Padişahım! Kerim Ağa denen şahıs bana zulmetti. Malımı, mülkümü alıp beni, çoluk çocuğumla sokaklara attı. Memleketin varlıklı ailelerinden iken en yoksulu oldum. Bir lokmaya muhtaç hâle geldim. Sözümü tasdik edecek şahitlerim vardır.” dedi.
Padişah, şahitleri de dinledikten sonra, Kerim Ağa’yı buldurup getirtti ve ona, “Ağa! Hakkında şikâyet var. Eşkıyalığa bulaşıp mazlumları soyar, mallarını alarak sokaklara atarmışsın. Doğru mudur?” diye sordu.
Ağa özür dileyeceği yerde, ileri geri konuşmaya başladı. Padişahın, kendisine bir şey yapamayacağını sanıyordu. Çünkü kendisinin yeniçeri olmasına ve taraftarı olan yeniçerilere güveniyordu. Bu cesaretle, “Padişahım ben yeniçeriyim!” diye bağırması üzerine, Sultan İbrahim Han, “Sen yeniçeriysen ben de padişahım” diyerek tahtından kalktı, yakasından tutarak ağayı yere çarptı. Daha sonra da cezalandırıp haklıya hakkını teslim etti.
(Osmanlı Târihi, Çamlıca Basım Yayın)
Hicrî: 07 Recep 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder