قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ بَطَّأَ بِهِ عَمَلُهُ لَمْ يُسْرِعْ بِهِ نَسَبُهُ. (م)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : عملى ( نين نقسانليغى ) ، كندسنى ( سعادته أرمك حصوصنده ) كرى براقان كمسي ، نسب ( نين شرفى ) إيلرى كجره مز . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellembuyurdular: “Ameli(nin noksanlığı), kendisini (saadete ermek husûsunda) geri bırakan kimseyi, nesebi(nin şerefi) ileri geçiremez.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 12 Recep 1443 Fazilet Takvim
KUR’ÂN-I KERÎM NASIL BİR ARAYA TOPLANDI
Kur’ân-ı Kerîm, hâdiselere ve ihtiyaca göre 23 senede Cibrîl-i Emîn Nâmûs-ı Ekber vasıtası ile âyet âyet, sûre sûre nâzil olmuştur. Nâzil olan âyet-i kerîmeler Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in emri ile hemen günü gününe ezberlenir ve yazılırdı. Cebrâil (a.s.), âyetlerin sûrelerdeki yerlerini de bildirirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de vahiy kâtiplerine o şekilde yazmalarını emir buyururdu. Ashâb-ı Kirâm tarafından da bu şekilde ezberlenirdi. Kimisi tamamını, kimisi de bazı âyet ve sûreleri ezberlerdi. Kimisi de sayfaları derilere, tahta veya kemik levhalara yazarlardı.
“Sizin en hayırlınız, Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenen ve öğretenlerinizdir” hadîs-i şerîfinin de teşvikiyle Kur’ân-ı Kerîm’in ezberlenmesi ve öğretilmesi husûsu mühim bir vazife hâline geldi.
Ashâb-ı Kirâm, bu vazifeye çok fazla iştiyâk gösterirdi. Hattâ Mekke-i Mükerreme’de İslâm’ın ilk zamanlarında müşriklerin şiddetli eziyetlerine rağmen evlerde gizlice bir araya gelerek Kur’ân-ı Kerîm’i okumaları ve yazmaları, bu iştiyâkın ne derece ileri olduğunu gösterir.
Sonra ezberlenen âyetler zaman zaman Peygamber Efendimizin huzurunda okunur, yazılmasına ve tespitine ihtimam edilirdi. Peygamber Efendimizin yanında bulunup Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemeye muvaffak olanlar, orada bulunmayanlara öğretirlerdi. Ayrıca herkes, aile fertlerine ve husûsiyle de çocuklarına öğretirlerdi. Bu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından tavsiye olunurdu.
Kur’ân-ı Kerîm’in âyet âyet nâzil olması, ezberlenmesini ve yazılmasını kolaylaştırmıştır. Bunlarla beraber Peygamber Efendimizin (s.a.v.), sesli kılınan namazlarda okudukları işitildikçe de âyet ve sûrelerin tertibi iyice zaptedilirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Kur’ân-ı Kerîm’i hatmettikleri gibi hafız olan ashâbı da, Peygamber Efendimizin huzurunda hatmediyorlardı. Bu şekilde, âyetleri, ait oldukları sûrelerde bir araya getirmek, Kur’ân’ın ilk cem‘i/derlenmesidir. Bu tevkîfîdir, yani vahye dayanır. Ayrıca Mescid-i Nebevî’nin sofasında, sadece Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmek ve öğretmek husûsunda gayret eden Ashâb-ı Suffe vardı.
Hicrî: 12 Recep 1443 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder