Peygamber Efendimiz aleyhisselâm buyurdular:
"Yemekten önce ve
sonra elleri yıkamak yemeğin bereketine vesile olur."
(Sünen-i Ebû
Dâvud)
Hicrî: 2 Şevval 1435 •Fazilet Takvim
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (s.a.v.) TEVÂZUU
Resûlullâh (s.a.v.) bir yolculukta idi. Ashâbına, bir koyunu kesip hazırlamalarını emretti. Ashabından biri:
"Yâ Resûlallâh! Boğazlamayı ben yaparım." dedi. Bir başkası: "Yâ
Resûlallâh! Yüzmeyi ben yaparım." dedi. Bir başkası da: "Yâ Resûlallâh!
Pişirmeyi de ben yaparım." dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Odun
toplamayı da ben yaparım." buyurdu. Ashâb-ı Kirâm:
"Yâ Resûlallâh! İşi yapmak için biz kâfîyiz." dediler. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.):
"Sizin kâfî olduğunuzu ben de biliyorum. Fakat kendimi sizin üstünüzde tutmak bana hoş gelmez.
Çünkü Allâh Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri kulunun arkadaşları arasında kendisini üstün tutmasını kerih (çirkin) görür." buyurdu.
HER NİMETİN HESABI VARDIR.
Müslüman her zaman Allâhü Teâlâ'nın ihsan ettiği nimetlerden hesaba
çekileceğini bilmeli ve bu şuurla hareket etmelidir. Zira Ayet-i
Kerîme'de "Sonra, vallahi o gün o nimetlerden muhakkak sorulacaksınız."
(Tekâsür Sûresi, âyet 8) buyrulmuştur. "İnsanın mes'ul olacağı nimet
nedir? Çünkü nimeti olmayan kimse yoktur." denirse cevabı şudur:
Bütün gayreti lezzetlere kavuşmak olan, ancak hoş yemek, yumuşak
giyinmek ve vaktini oyun ve eğlenceyle geçirmek için yaşayan, ilim ve
amele layık oldukları ehemmiyeti vermeyen kimseler nimetlerden sual
olunur.
Amma Allâhü Teâlâ'nın sırf kulları için halk buyurduğu nimet ve
rızıklarından faydalanıp onlarla ilim tahsil etmek ve öğrendikleri ile
güzel amel yapmak için kuvvet alan ve şükrünü edaya çalışan kimselere bu
nimetlerden sual edilmezler.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) ashabıyla hurma yiyip üzerine su içtiklerinde
"Elhamdülillahillezî et'amenâ ve sekânâ ve cealenâ minel müslimin..."
diye hamd ederek buna işaret buyurmuşlardır. Yani şükrünü bilen ve
edebilenler nimetlerden sual olunmayacaklardır.
Hicrî: 2 Şevval 1435 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder