Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
"Kulun,
mizanına konulacak ilk şey, âilesi için harcadıklarının
sevâbı)dır."
(Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-Kebîr)
Hicrî: 1 Şevval 1435 •Fazilet Takvim
GÜNAHLARI KÜÇÜK GÖRMEK BÜYÜK GÜNAHTIR
Resûlullâh (s.a.v.) ashâbıyla beraber içinde hiç odun bulunmayan bir vâdîye indiler. Resûlullâh (s.a.v.) ashâbına odun toplamalarını emretti. Dediler ki:
'Yâ Resûlallâh! Burada hiç odun göremiyoruz.' Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.); "Bulduklarınızı küçük görmeyiniz." buyurdular. Bunun üzerine ashab toplamaya başladılar, bulduklarını birbiri üzerine yığdılar. Ve neticede büyük bir yığın meydana geldi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
"Görmüyor musunuz? Küçük gördüğünüz hayır ve şer de işte böyledir. Küçük günahlar üst üste, büyük günahlar üst üste, iyilikler ve kötülükler üst üste (eklenerek büyür)", buyurdular. Günahlar kul tarafından küçük görüldükçe Allâhü Teâlâ katında büyür, kul tarafından büyük görüldükçe de Allâhü Teâlâ katında küçülür. Mü'min kul, îmânının kuvvetli olmasından dolayı günahlarını büyük görür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v):
"Mü'min, günâhını başının üstünde duran bir dağ gibi görür, üzerine düşmesinden korkar.
Münâfık ise günâhını burnunun üzerinde dolaşan ve hemen koğabileceği bir karasinek gibi görür." buyurmuştur. (Beyhakî, Şuabu 'l-İmân)
Kulun bağışlanmayan günahı, -işlediği bir günahtan sonra- keşke her işlediğim günah böyle olsa!..' demesidir.
Bu söz o kimsenin îmânının noksan ve Allâhü Teâlâ'ya ve onun celâline dair bilgisinin zayıf ve az olmasındandır. Şâyet bilmiş olsaydı, küçük günahlarını büyük, hakir gördüğü günahlarını çok büyük görürdü. Nitekim Allâhü Teâlâ bazı peygamberlerine şöyle vahyetmiştir:
"Hediyenin küçüklüğüne bakma. Hediye edenin büyüklüğüne bak.
Hataların küçüklüğüne bakma. Kendisine karşı hata işlediğin zâtın büyüklüğüne bak."
Kimin Allah katında rütbesi ve makamı yüksek olursa, günâhı küçük olmaz, her isyan büyük günah olur. (Gunye, 1/230)
Hicrî: 1 Şevval 1435 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder