7 Eylül 2013 Cumartesi

MEKKE-İ MÜKERREMEYE GETİRİLEN İLK SU: AYN-I ZÜBEYDE




Hadîs-i Şerîf:
 “Kim (beş vakit) farz namazın arkasında Âyetü’l-Kürsî’yi okursa o kimse, diğer namaza kadar Allâh’ın zimmetinde (himâyesinde)dir.” 
 (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr)
Hicrî:27 Şevval 1434   •Fazilet Takvim

MEKKE-İ MÜKERREMEYE GETİRİLEN İLK SU: AYN-I ZÜBEYDE

Mekke halkı eskiden, şehrin içinde veya dışında bulunan kuyu sularını içiyorlardı.
Hz. Muâviye'nin (r.a.) halifeliği zamanında on kanalla Mekke’ye su getirildi. Abdullah b. Âmir bu suları birleştirdi, Arafat Meydanı’nda havuzlar yaptırdı ve suları oraya akıttı, insanlar Mekke ve Arafat’ta sudan rahatladılar. Emevî Devleti’nden (132 h.) sonra bu kanallar harap oldu, Mekke halkının suları kesildi, hem hacılar hem de Mekke halkı büyük sıkıntıya düştüler. Harun Reşid, zamanına kadar böyle devam etti.
Halife Harun Reşid'in hanımı, Halife Emîn'in annesi Zübeyde Hanım, hayır işlerini çok severdi. Huneyn’deki su kaynağının -yani Ayn-i Zübeyde'nin- Mekke'ye akıtılmasını istedi. Bu suyun kaynağı, "Hâitu Huneyn" denilen ve Peygamberimiz’in (s.a.v.) Huneyn Savaşı'nı yaptığı yerde idi. Zübeyde Hanım, bu araziyi satın aldı. Dağları yardırarak suyun akacağı bir kanal açtırdı. Yağmurlar bol yağdığı zaman, suyun toplanabileceği yerlere su depoları yaptırdı, ayrıca Tâif dağlarından Arafat'a bir kanal daha açtırdı.
Ayn-ı Zübeyde 40 km. lik bir mesafeden bir nehir gibi gelerek Belde-i Haram'ın sakinlerini ve dünyanın her yerinden gelen hacıları suladı, hatta o su ile ziraat yapıldı, bahçeler sulandı.
Zübeyde hanım bu iş için hesaba gelmez paralar sarf etmişti. İş bitince kalfalar ve memurlar, zimmetlerinde bir şey olmadığını göstermek, hazineden bu iş için almış oldukları paraların hesabını vermek üzere defterleriyle birlikte huzurunda toplandılar. Zübeyde Hanım o vakit Dicle'ye bakan yüksek bir köşkte oturuyordu. Defterlerin Dicle'ye atılmasını emretti ve “Kimin yanında birşey kalmışsa o ona aittir. Kimin bizde bir alacağı varsa ödeririz.” dedi ve onlara pahalı elbiseler giydirdi. Allah ona rahmet etsin. 
Hicrî:27 Şevval 1434   •Fazilet Takvim


Ayn-ı Zübeyde su kanalı
 

Harun Reşid'in hanımı Zübeyde Sultan bir gece uykusundan dehşet ve korku ile sıçrayarak uyandı.
Rüyasında sayısız erkekle meşru olmayan bir yakınlıkta bulunmuştu.
Sabahın pek erken saatlerinde güvendiği bir cariyesini zamanın şöhretli rüya tabircisi İbn-i Şirin hazretlerine gönderdi.
Cariye rüyayı anlatınca İbn-i Şirin sordu:
- Bu rüyayı kim gördü?
Cariye rüyayı kendisinin gördüğünü söyledi. İbn-i Şirin itiraz etti:
- Bu mümkün değil!.. Böyle bir rüyayı ancak hükümdar hanımı
veya kızı görebilir. Ancak doğru söylersen rüyayı tabir edebilirim.
Cariye gerçeği söylemek zorunda kaldı:
- Evet efendim. Rüya benim değil hanımım Zübeyde Sultanın
dır.
Bunun üzerine İbn-i Şirin:
- Git hanımına müjdele. Öyle büyük bir hayır yapacak ki bütün Müslümanlar bundan fayda görecek.
Cariye sevinç içinde saraya döndü. Rüyanın tabirini Zübeyde Sultana anlattı.
Nitekim çok geçmeden rüya gerçekleşti. Zübeyde Sultan bugün de kendi adıyla anılan su kanallarını yaptırmakla Mekke'nin su ihtiyacını karşılamış böylece de büyük bir hayır yapmış oluyordu.

Harun Reşid'in hanımı Zübeyde Hatun gördüğü garip bir rüyanın güzel bir yorumu üzerine Arafat’a Haneyn tarafından bir su getirtmiştir. Bu su Müzdelife yoluyla gelmiştir. mukaddes beldeyi çeşmelerle donatmış ve. Bu çalışmalar esnasında bir ara hazinedeki para tükenince Zübeyde hatun bütün mücevherlerini vererek suyun bir an önce gotürülmesini istemiştir. Bu sebeple o günden beri bu suya Zübeyde suyu ya da Ayn-ı Zübeyde denir Osmanlıların tamir edip yeniden kullanıma hazır hale getirdiği o kanallar ve çeşmeler yakın zamana kadar da milyonlarca insanın ihtiyaçlarını gidermiştir. Zübeyde Hatun hicaz su yolunun yanı sıra han hamam imarethane ve şifahane gibi daha pek çok hayır müessesesi yaptırmıştır. Kanuni Sultan Süleymanın kızı Mihrimâh sultan zamanla bozulan su yollarını duymuştu.Derhal babasının huzuruna çıkıp o da sahib olduğu bütün mücevheratını bu yolda kullanmak için izin istedi. Mimar Sinan’ın da bu işe memur edilmesini talep etti. Süleymaniye Camiinin temellerini attıktan sonra ortadan kaybolan Mimar Sinan Mekke’den Arafat’a kadar yeniden su yolunu tamir etmiş ve suyu akıtmıştır.Şu anda Arafat’tan müzdelifeye giderken yolun sağındaki taş yapılardan müteşekkil su kemerleri Mimar Sinan’ın yaptığı su yoludur



KANUNÎ’NİN BİRİCİK KIZI MİHRİMAH SULTAN’IN BÜYÜK HİZMETİ
 
Osmanlı devrinde, başta saray hanımları olmak üzere; vezirlerin, valilerin ve imkân sahibi zenginlerin hanımları ellerinde mülk olarak bulunan malları vakıflaştırmış, nakit servetleriyle de hayır-hasenâta koşmuşlardır. Pek çok fukarâ hanımı da, bu yarıştan geri kalmamıştır. Kanunî’nin sevgili kızı Mihrimah Sultan da, Allâh’ın rızâsına nâil olma, Peygamber’in şefâatini kazanma, içinde bulunduğu Osmanlı ahalisine hizmet gayesiyle dönemindeki hayırseverlerle yarışırcasına ömrü boyunca dînî ve sosyal müesseseler kurmaya gayret etmiştir. İstanbul’da ilki Üsküdar sahilinde, diğeri Edirnekapı’da olmak üzere iki külliye inşa ettirerek büyük hayırlara vesile olmuştur.
 
Mihrimah Sultan; Üsküdar’da inşa ettirdiği külliyesinden yaklaşık 10-12 yıl sonra Edirnekapı’da, II. Teodosius surlarının iç tarafında, Edirne Kapısı adıyla bilinen kale kapısının hemen yakınında, yine ünlü sanatkâr Mimar Sinan’a kendi adıyla bir külliye daha inşa ettirdi. Yapımı üç yıl süren külliyede, cami dışında; medrese, çifte hamam, sıbyan mektebi, çok sayıda dükkândan meydana gelen bir çarşı, çeşme ve türbe bulunuyordu.
Saray hanımları arasında Haremeyn’e, Hazreti Rasûl -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yaşadığı o mukaddes mekânlara hizmet edebilmek amacıyla tahsis edilen vakıflar büyük yer tutmaktadır.
Mihrimah Sultan da (1522-1574) bu beldede yaşayan insanlara yardım edebilmek gayesiyle eline geçen tarihî fırsatı doğru değerlendirerek, bu mübarek beldelere önemli hizmetlerde bulunmuştur.
MEKKE’YE 50 MİLYONLUK SU YOLU!
İslâm’ın mukaddes şehri Mekke-i Mükerreme’de Abbasî Halîfesi Hârun Reşîd’in zevcesi Zübeyde Hanım tarafından yaptırılan «Ayn-ı Zübeyde” su yolu 1560’lardan sonra, sel ve kum fırtınaları sonucu kullanılamaz hâle geldiğinden, Mekke Şerîfi, 1562 (h. 970) yılında Dersaâdet’e gönderdiği bir raporla su yollarının tamir edilmesi gerektiğini bildirmişti. Bu talep üzerine Kanunî, Mekke Kadısı Abdülkādir İbn-i Ali Mağribî ve Cidde mutasarrıfı Hayreddin Bey’in de dâhil olduğu bir heyeti görevlendirerek, onarım için yapılacak olan hizmetlerin tespitini ve bu iş için lâzım gelen malî kaynağın hesaplanmasını istemişti. Kadı Efendi; su yollarının canlandırılması, bu sıkıntının kesin olarak çözülmesi ve yapılacak yeni kanalların inşası için 30 bin altın (bugünkü rakamla 15 milyon TL civarı) gerektiği tarzında bir rapor tanzim ederek, Sultan’a arz etti.
 
Mihrimah Sultan; raporun İstanbul’a ulaşması üzerine, tamirat için gereken paranın çok fazlası olan 50 bin altını4 devlet bütçesine hiçbir yük getirmeden karşılamaya karar verdi ve akçeleri; tamirat işiyle görevlendirdiği eski Mısır Defterdarı İbrahim Bey’e ödedi. Hemen harekete geçen İbrahim Bey, Arafat’ta şantiye kurarak, 400 kadar mühendis, usta ve amele ile faaliyete geçtiyse de, iş genişledi ve çalışanların sayısı kısa zamanda 1000’i aştı. 1563’te başlayan çalışmalar, 1573’e kadar aralıksız 10 yıl devam etti. 1568’de inşa için daha evvel Mısır’dan getirilmiş olan ham demir ve çelik kâfî gelmeyince, İstanbul’dan takviye yapılmış, ihtiyaç olan malzeme Mısır yolu ile Mekke’ye ulaştırılmıştı. 1573’te onarımın bitmesi üzerine, Müftü el-Hüseynî tarafından bir açılış merasimi düzenlenmiş, Devlet-i Osmaniye’ye duâlar edilmişti.
 
Yapılan bu çalışmaların ardından Mekke’ye ulaştırılan ve başka kaynakların da eklenmesiyle daha da çoğalan su, şehrin her noktasında çeşitli çeşmeler inşa edilerek; -eskisinden farklı şekilde mahallelere kadar- dağıtıldı. Böylece bu hizmet, sadece bir yenileme değil, aynı zamanda Ayn-ı Zübeyde’yi ihyâ ve geliştirme faaliyeti olmuştu.
 
Çünkü Zübeyde Hanım’ın inşa ettirdiği su yolu, sadece Arafat’a kadar getirilmiş, lâkin şehrin iç mahallelerine ulaştırılamamıştı. Kanunî zamanında ise, Arafat’la Mekke arasındaki kayalık tepeler delinerek su, şehrin merkezine kadar getirildi. Ayn-ı Zübeyde su yolu, farklı bir mahiyet kazandı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder