قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ اِغْبَرَّتْ قَدَمَاهُ فِي
سَبِيلِ اللهِ حَرَّمَهُ اللهُ عَلَى النَّارِ. (خ )
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
آياقلرى
, الله يولنده طوزلانان كمسي . الله تعالى جهنم آتشينه حرام قلار ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Ayakları, Allah yolunda tozlanan kimseyi, Allâhü Teâlâ cehennem ateşine haram kılar.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 20 Zilhicce 1439 Fazilet
Takvimi
İMÂM BUHÂRÎ (Rahmetullâhi Aleyh)
İsmi Ebû Abdullah Muhammed bin İsmâil el-Buhârî’dir. Mâverâünnehir beldelerinden Buhârâ’ya nisbetle Buhârî denilmektedir. Orada dünyaya geldi ve o belde kendisine ve kitabına alem gibi oldu.
İslâm âlimleri tarafından kendisine, Hadîs ilminde “Emîrü’l-Mü’minîn” unvânı verildi. Zîrâ hadîsleri sağlam ve muhkem bir şekilde ezberlemekte, Allâh’ın Kitabı ve Resûlüllâh’ın sünnetinin mânalarını anlamakta, keskin zekâlı ve ince fikirli olmakta onun bir misli görülmemiştir.
Denildi ki: Henüz daha küçük yaşta iken, yetmiş bin hadîs-i şerîf ezberlemişti. Eline aldığı bir kitapta ne varsa, ilk bakışta hepsini ezberlerdi.
Büyük hadîs âlimi Yahya bin Ca’fer: “Ömrümden bir kısmını Buhârî’nin ömrüne ilâve etmeye gücüm yetseydi tereddüt etmeden yapardım.” demiştir.
Buhârî (r.h.) henüz daha on yaşında iken, hadîs-i şerîf öğrenmesi Allahü Teâlâ tarafından kendisine ilhâm olundu.
On bir yaşına ulaştığında, bazı hocalarının hadîslerdeki yanlışlarını söyleyebilecek ilmî seviyeye geldi.
On altı yaşında, Abdullah ibn-i Mübârek ve Vekî’ bin Cerrâh’ın (radıyallâhü anhümâ) kitaplarını ezberledi.
İmam-ı A’zam (r.a.) ve talebelerinin söz ve ictihâdlarını iyice anlayıp kavradı.
Hadîs-i şerîfleri toplamak için, iki kere Şâm ve Mısır’a, dört kere Basra’ya ve sayılamayacak kadarda Bağdad, Kûfe ve Hicaz’a seyâhatlerde bulundu.
İbn-i Huzeyme dedi ki: Şu gök kubbe altında, hadîs ilmini ondan daha iyi bilen hiç kimse yoktur.
İmam Buhârî’nin (rah.) çok malı vardı, zengindi. Fakirlere ve talebelere devamlı tasadduk eder, kendisi ise, günde iki veya üç bâdeme kanâat ederdi. Kırk sene katık yemediği rivâyet olunur.
İmam Buhârî’nin (rah.) hiç erkek çocuğu olmadı. Hicrî 256 senesinde, altmış iki yaşında olduğu halde, Semerkand yakınlarında vefât etti. Mübârek cesedi kabrine konunca, kabrinin toprağından, çevreye misk gibi bir koku yayıldı.
İslâm âlimleri tarafından kendisine, Hadîs ilminde “Emîrü’l-Mü’minîn” unvânı verildi. Zîrâ hadîsleri sağlam ve muhkem bir şekilde ezberlemekte, Allâh’ın Kitabı ve Resûlüllâh’ın sünnetinin mânalarını anlamakta, keskin zekâlı ve ince fikirli olmakta onun bir misli görülmemiştir.
Denildi ki: Henüz daha küçük yaşta iken, yetmiş bin hadîs-i şerîf ezberlemişti. Eline aldığı bir kitapta ne varsa, ilk bakışta hepsini ezberlerdi.
Büyük hadîs âlimi Yahya bin Ca’fer: “Ömrümden bir kısmını Buhârî’nin ömrüne ilâve etmeye gücüm yetseydi tereddüt etmeden yapardım.” demiştir.
Buhârî (r.h.) henüz daha on yaşında iken, hadîs-i şerîf öğrenmesi Allahü Teâlâ tarafından kendisine ilhâm olundu.
On bir yaşına ulaştığında, bazı hocalarının hadîslerdeki yanlışlarını söyleyebilecek ilmî seviyeye geldi.
On altı yaşında, Abdullah ibn-i Mübârek ve Vekî’ bin Cerrâh’ın (radıyallâhü anhümâ) kitaplarını ezberledi.
İmam-ı A’zam (r.a.) ve talebelerinin söz ve ictihâdlarını iyice anlayıp kavradı.
Hadîs-i şerîfleri toplamak için, iki kere Şâm ve Mısır’a, dört kere Basra’ya ve sayılamayacak kadarda Bağdad, Kûfe ve Hicaz’a seyâhatlerde bulundu.
İbn-i Huzeyme dedi ki: Şu gök kubbe altında, hadîs ilmini ondan daha iyi bilen hiç kimse yoktur.
İmam Buhârî’nin (rah.) çok malı vardı, zengindi. Fakirlere ve talebelere devamlı tasadduk eder, kendisi ise, günde iki veya üç bâdeme kanâat ederdi. Kırk sene katık yemediği rivâyet olunur.
İmam Buhârî’nin (rah.) hiç erkek çocuğu olmadı. Hicrî 256 senesinde, altmış iki yaşında olduğu halde, Semerkand yakınlarında vefât etti. Mübârek cesedi kabrine konunca, kabrinin toprağından, çevreye misk gibi bir koku yayıldı.
(Molla Aliyyü’l-Kârî, Mirkâtü’l-Mefâtih)
Hicrî: 20 Zilhicce 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder