قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ
فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللهُ لَهُ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ. (ت)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
علم
يولونى طوطانه الله تعالى ( صالح عمله موافق قلارق ) جنت يولونى قولايلاشترير
."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “İlim yolunu tutana Allâhü Teâlâ (sâlih amele muvaffak kılarak) cennet yolunu kolaylaştırır.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 04 Muharrem 1440 Fazilet
Takvimi
MÂNEVİYÂT İLMİ
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), mâneviyat ilminin esrârını Mi’rac Gecesi Allâhü Teâlâ’dan almıştır. Sonra bu esrârı, ümmetinin de kendisinden alarak bereketlenmeleri için Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh)’ın kalbine akıttı ve: “Allâhü Teâlâ’nın sadrıma döktüğü her şeyi muhakkak Ebûbekr’in sadrına döktüm” buyurdu. İşte bu esrâr sebebiyle hadîs-i şerîfte: “Ebûbekr’in îmânı bütün yeryüzündekilerin îmânıyla tartılsa hepsinden ağır gelirdi” buyuruldu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicreti murâd edince, Hazret-i Ebûbekr’i yanına aldı. Sevir mağarasında Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri kaldılar. Peygamberimiz orada Hazret-i
Ebûbekr’e kemâliyle teveccüh etti ve buyurdu ki: “Ey Ebûbekir, sana müjdeler olsun ki Allâhü Teâlâ yarattıklarına umûmî olarak tecellî edecek, sana ise husûsî olarak tecellî edecektir.”
Mürşid-i kâmil olan şeyhin mürîdine teveccühü ondan kalp zulmetini gidermek, yakînini (îmânını) artırmak, kalbine sekînet ve vakârın inmesi, tecelliyyât ve esrâr-ı ilâhiyyenin kalpte tecellîsi gibi birçok faydaları meydana çıkarır.
Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri: Şeyhim Seriyyü’s-Sakatî bana teveccüh ettiğinde, bütün zâhirî ve bâtınî ilimleri kalbime akıttı, demiştir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Sen dünyada bir garip gibi yahut gelip geçici bir yolcu imişsin gibi ol ve nefsini de ölülerden say” buyurmuşlardır. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), bizim gelişimizi bekliyor, bizim için hüzün çekiyor ve: “Benim hüznüm ancak âhir zamanda gelecek ümmetlerim içindir” buyuruyor.
Bunun için ölüm bizi dünyadan ayırmadan önce Arş-ı Rahmân olan kalplerimizi zikirle, ilimle, salâtü selâm ile tamir etmeliyiz. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Ümmetimin evliyâsı cennete namaz ve oruçlarının çokluğu ile değil, nefislerinin cömertliğiyle, kalp selâmetiyle ve Müslümanlara nasîhat sebebiyle girerler.” İşte evliyâullâh ve meşâyih-i kirâm, Müslümanların tamamının sâlihlerden olması için gayret ederler, Muhammed Aleyhisselâmın ümmetinin çok olmasını isterler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicreti murâd edince, Hazret-i Ebûbekr’i yanına aldı. Sevir mağarasında Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri kaldılar. Peygamberimiz orada Hazret-i
Ebûbekr’e kemâliyle teveccüh etti ve buyurdu ki: “Ey Ebûbekir, sana müjdeler olsun ki Allâhü Teâlâ yarattıklarına umûmî olarak tecellî edecek, sana ise husûsî olarak tecellî edecektir.”
Mürşid-i kâmil olan şeyhin mürîdine teveccühü ondan kalp zulmetini gidermek, yakînini (îmânını) artırmak, kalbine sekînet ve vakârın inmesi, tecelliyyât ve esrâr-ı ilâhiyyenin kalpte tecellîsi gibi birçok faydaları meydana çıkarır.
Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri: Şeyhim Seriyyü’s-Sakatî bana teveccüh ettiğinde, bütün zâhirî ve bâtınî ilimleri kalbime akıttı, demiştir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Sen dünyada bir garip gibi yahut gelip geçici bir yolcu imişsin gibi ol ve nefsini de ölülerden say” buyurmuşlardır. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), bizim gelişimizi bekliyor, bizim için hüzün çekiyor ve: “Benim hüznüm ancak âhir zamanda gelecek ümmetlerim içindir” buyuruyor.
Bunun için ölüm bizi dünyadan ayırmadan önce Arş-ı Rahmân olan kalplerimizi zikirle, ilimle, salâtü selâm ile tamir etmeliyiz. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Ümmetimin evliyâsı cennete namaz ve oruçlarının çokluğu ile değil, nefislerinin cömertliğiyle, kalp selâmetiyle ve Müslümanlara nasîhat sebebiyle girerler.” İşte evliyâullâh ve meşâyih-i kirâm, Müslümanların tamamının sâlihlerden olması için gayret ederler, Muhammed Aleyhisselâmın ümmetinin çok olmasını isterler.
(Mefzau’l-Halâik, Nâzillî)
Hicrî: 04 Muharrem 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder