27 Eylül 2018 Perşembe

EBU’L-KÂSIM MUHAMMED BİN HANEFİYYE (R.A.)




قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا اجْتَمَعَ الْعَالِمُ وَالْعَابِدُ عَلَى الصِّرَاطِ قِيلَ لِلْعَابِدِ ادْخُلِ الْجَنَّةَ وَتَنَعَّمْ بِعِبَادَتِكَ وَقِيلَ لِلْعَالِمِ قِفْ هَاهُنَا فَاشْفَعْ لِمَنْ أَحْبَبْتَ فَإِنَّكَ لَا تَشْفَعُ لِأَحَدٍ إِلَّا شُفِّعْتَ... (الجامع الصغير)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  عالم و عابد صراط اؤزرنده قارشلاشتقلرى زمان عابده حيدى سن جنته كير و عبادتلرين سببيله نعمتلردن إستفاده أت دنر . عالمه ده سن ده بوراده دور و سوديكين كمسلره شفاعت أت . زيرى محقق سن هر كيمه شفاعت أدرسن شفاعتين قبول اولونور دنيلر ..."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Âlim ve âbid sırat üzerinde karşılaştıkları zaman âbide ‘Haydi sen cennete gir ve ibadetlerin sebebiyle nimetlerden istifâde et’ denir. Âlime de ‘Sen de burada dur ve sevdiğin kimselere şefâat et. Zîrâ muhakkak sen her kime şefâat edersen şefâatin kabul olunur’ denilir....”
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   17   Muharrem   1440  Fazilet Takvimi 


EBU’L-KÂSIM MUHAMMED BİN HANEFİYYE (R.A.)


Ebu’l-Kâsım Muhammed bin Hanefiyye (kuddise sirruh), Hazret-i Ali’nin Havle binti Cafer’den (radıyallâhü anhâ) olan oğludur. Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh)’ın hilâfetinin son zamanlarında dünyâya gelmiştir.
Bir gün Peygamber (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizle beraber otururlarken Hazret-i Ali (kerremallâhü vecheh): “Yâ Resûlallâh, sizden sonra bir çocuğum olursa ona sizin isminizi ve lakabınızı vereyim mi?” diye sorar ve izin ister. Peygamber Efendimiz de izin verir.
Hazret-i Fâtıma vâlidemizin irtihâlinden bir müddet sonra, Hazreti Ali Hanefiyyeoğulları’ndan Havle binti Ca’fer ile evlenir. Ondan bir çocuğu dünyaya gelir ve Resûlullah Efendimizin izni ile ismini Muhammed koyar, Ebû’l-Kâsım diye lakaplandırır. Halk onu Hazret-i Hasan ve Hüseyin (radıyallâhü anhümâ)’dan ayırt etmek için Muhammed bin Hanefiyye diye çağırır ve tarihte ismi bu şekilde biline gelir.
Hazret-i Ali (k.v.) onu da kendisi gibi yiğit bir cengâver olarak yetiştirir. Harplere yanında hep onu da götürür. En zorlu ve en çetin mücadelelerde onu öne sürer. Bir gün kendisine “Baban neden en zor ve en tehlikeli hallerde diğer iki kardeşin Hazret-i Hasan ve Hüseyin’i değil de seni öne sürüyor?” diye sorulunca:
“Ağabeylerim Hasan ve Hüseyin babamın gözü mesabesindedirler. Ben ise elleri mesabesindeyim. Babam elleri ile gözlerini korumak için böyle yapıyor.” diye cevap verir.
Diğer bazı hikmetli sözleri de şöyledir:
“Allâhü Teâlâ cenneti sizin nefislerinize bedel olarak yaratmıştır. Binâenaleyh onu nefislerinizden başka şeyle satmayınız.”
“Kendisiyle Allâh’ın rızâsı talep olunmayan her şey helak olmuştur.”
“Allâhü Teâlâ bir çıkış yolu gösterinceye kadar, kendisiyle beraber kalmak mecburiyetinde bulunduğu kimseyle güzel geçinemeyen kişi, hikmet ehli olamaz.”
“Ey insanlar, biliniz ki halkın size muhtaç olması da Allâhü Teâlâ’nın size bir nimetidir. O halde onların ihtiyaçlarından yüz çevirmeyiniz. Böyle yaparsanız bu nimet hakkınızda bir cezâ hâlini alır.”
Hicrî:   17   Muharrem   1440  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder