12 Eylül 2018 Çarşamba

BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ KARDEŞLİK


قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَالسَّابِقُونَ الْأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنصَارِ وَالَّذِينَ اتَّبَعُوهُمْ بِإِحْسَانٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ… (سورة التوبة، ۱۰۰)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : "    مهاجرلر إيله أنصار دان إلك أوَّلْ إسلاميتى قبول إيله باشقلرندان أؤنه كجنلر و اونلره إحسان إيله تابع اولانلر ( اونلرين يولندان كدنلر ) واريا ! الله اونلردان راضى اولدى ، اونلرده الله دان راضى اولديلر ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Muhâcirler ile Ensar’dan ilk evvel İslâmiyet’i kabul ile başkalarından öne geçenler ve onlara ihsan ile tâbi olanlar (onların yolundan gidenler) var yâ! Allah onlardan râzı oldu, onlar da Allah’tan râzı oldular...”
(Tevbe Sûresi, âyet 100)
Hicrî:   02  Muharrem   1440  Fazilet Takvimi 

BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ KARDEŞLİK


Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicret edince muhâcirîn ve ensâr arasında din kardeşliği tesis buyurdu. Bu kardeşlik, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yardımlaşmadır.
Muhâcirler, bütün mallarını mülklerini Mekke’de bırakarak Medîne’ye hicret etmişlerdi. Medîne Müslümanları da bu dindaşlarını evlerine alıp müsâfir etmişlerdi. Haşr sûresinin 9. âyetinde (meâlen): “Ensar, kendileri için şiddetli bir ihtiyaç bile olsa muhâcirîni kendi nefislerine tercih ederlerdi.” buyurulduğu üzere son derece müsâfirperverlik gösteriyorlardı. Fakat bu müsâfirlik hali uzun zaman bu suretle devam edemezdi. Mekke’de her biri servet ve iş, güç sahibi olan bu muhâcirlere hayatlarını bu şekilde sürdürmek güç geliyordu.
Mescid-i Nebevî’nin inşâsını müteâkip Resûl-i Ekrem Efendimiz, bir gün Enes bin Mâlik’in (radıyallâhü anh) evinde muhâcir ve ensardan doksan sahâbî arasında ikişer ikişer kardeşlik akdetti. Sonra da Hazreti Ali’nin elini tutarak “Bu da benim kardeşimdir.” buyurdular.
Bu kardeşler rast gele değil, hicret zamanından beri altı yedi ay Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunların maddi imkânlarını ve mânevî hallerini inceden inceye tedkik etmiş ve her çift arasında müşterek vasıflar bularak kardeş yapmıştı. Mesela Selmân-ı Fârisî ile Ebu’d-Derdâ; Ammâr ile Huzeyfe; Mus’ab ile Ebû Eyyûb (radıyallâhü anhüm) Hazretleri arasında mizac, zevk ve hissiyat itibarıyla tam bir birlik vardı.
Hz. Ebû Bekir ile Hârice bin Zeyd, Hz. Ömer ile Utbân ibni Mâlik, Hz. Osman ile Evs ibni Sâbit, Hz. Abdurrahman ibni Avf ile Sa’d bin Rebî’, Hz. Bilâl-i Habeşî ile Ebû Rüveyha (r. anhüm) arasında kardeşlik yapılanlardan bazılarıdır.
Bu ictimâi yardımlaşmanın samîmiyetle devam ettiği o devirde, İslâm’ın nurunun bütün âleme yayılması, İran’ın tamamen fethi hep bu kardeşliğin eseridir.
(Tecrîd-i Sarîh Trc.)
Hicrî:   02  Muharrem   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder