قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَطْلُ الْغَنِيِّ ظُلْمٌ. (ق)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر
." زنكينين
بورجونى اؤده مي كجكدرمسى ( آلاجقليه بيوك بر ظلم در ) ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve
sellem) buyurdular: “Zenginin borcunu ödemeyi geciktirmesi (alacaklıya
büyük) bir zulümdür.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh;
Sahîh-i Buhârî
ve Müslim)
Hicrî: 02 Safer 1439 Fazilet
Takvimi
TEBÛK GAZÂSI
Tebûk Gazâsı hicretin dokuzuncu senesinde Doğu Roma (Bizans) Devleti’ne karşı yapılmıştır. Sıcak ve kuraklıktan dolayı halkın geçim darlığı içinde oldukları bir zamana rastladığı için bu gaza “Gazvetü’l-Usre” diye de anılır.
Müslümanlar her türlü sıkıntılarına rağmen mallarını Allah yolunda infâk ettiler. Ebûbekr-i Sıddîk Hazretleri malının tamamını, Hazret-i Osman çok büyük bir kısmını Allah yolunda infâk etmişti.
Münâfıkların başı Abdullah bin Übey ve arkadaşlarından seksen kişi, bu sefere çıkmadı. Ayrıca Ashab’tan üç kişi de mazeretsiz olarak geri kaldılar.
Tebûk’te on geceden fazla kaldıktan sonra düşmanın meydana çıkmaması üzerine Resûlullah Efendimiz Medîne’ye döndü. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), herhangi bir seferden döndükten sonra doğruca mescide gider, iki rek‘at namaz kılar ve insanlarla konuşmak için otururdu. Yine namaz kılıp oturdukları sırada, seferden geri kalan seksen küsür kişi, huzuruna geldiler. Özürlerini beyan edip yemin ettiler, af dilediler. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) özürlerini kabul edip, kalplerinde gizlediklerini Allâh’a havale etti. Bundan sonra seferden geri kalan üç sahâbî Ka‘b, Mirâre ve Hilâl huzûra geldiler. Resûlullah (s.a.v.) niçin sefere çıkmadıklarını sorunca, hiçbir mazeretleri olmadığını itiraf ettiler. Resûlullah (s.a.v.), haklarında bir hüküm gelinceye kadar beklemelerini ve diğer Müslümanların da onlarla konuşmamasını emretti. İnsanlar onlardan uzaklaştı. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) elli gece sonra bu üç sahâbînin tevbelerinin Allah tarafından kabul edildiğini bildirdi.
İnsanlar bu müjdeyi kendilerine ulaştırınca Ka'b (r.a.), Resûlullah’ın huzuruna geldi. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Doğduğundan beri sana yaşadığın en hayırlı günü müjdeliyorum” dedi. Ka‘b (r.a.): “Bu sizden mi yoksa Allah’tan mı?” diye sorunca, “Allah katındandır” buyurup tevbelerinin kabûlünü bildiren Tevbe sûresinin 117 ve 119. âyetlerini okudular.
Bunun üzerine Ka‘b (r.a.): “Yemin ederim ki beni İslâm'a hidâyet ettiğinden sonra Allâh’ın bana verdiği en büyük nimet Resûlullâh’ın sadâkatimi ilan etmesidir” dedi.
(Hulâsa-tü'l-Ahbâr, A. Mahmûd Hüdâî)
Hicrî: 02 Safer 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder