قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِذَا ظَهَرَتِ الْفَاحِشَةُ
كَانَتِ الرَّجْفَةُ وَاِذَا جَارَ الْحُكَّامُ قَلَّ الْمَطَرُ. (فيض)
رسول
الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ." كوناحلر
آجقدان إشلنيب جوغالديغى زمان زلزله و فلاكتلر ميدانه كلر . إداره جيلر أمرندكيلره
ظلم اتديكى زمان ياغمورلر آزالر ، قطلق ميدانه كلر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve
sellem) buyurdular: “Günahlar açıktan işlenip çoğaldığı zaman zelzele ve
felâketler meydana gelir, idareciler emrindekilere zulmettiği zaman
yağmurlar azalır, kıtlık meydana gelir.”
(Hadîs-i Şerîf, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 18 Muharrem 1439 Fazilet
Takvimi
ALLÂH’IN SEVDİĞİNİ MELEKLER VE İNSANLAR DA SEVER
Allâhü Teâlâ bir kulunu sevdiğinde Cebrâîl Aleyhisselâm'a: “Muhakkak ben falan kulumu seviyorum, sen de onu sev” buyurur. Cebrâîl Aleyhisselâm o kimseyi sever. Sonra semâda: “Muhakkak Allâhü Teâlâ falan kulunu seviyor, sizler de onu seviniz!” diye nidâ olunur.
Bütün semâ ehli (melekler) onu severler. Sonra yeryüzünde o kimseye karşı halkın kalbine muhabbet konulur, insanlar da onu severler.
Allâhü Teâlâ bir kuluna buğzettiğinde Cebrâîl Aleyhisselâm'a: “Muhakkak ben falan kuluma buğzediyorum, sen de ona buğz et” buyurur.
Cebrâîl Aleyhisselâm o kimseye buğzeder. Sonra semâda: “Muhakkak Allâhü Teâlâ falan kuluna buğzediyor, sizler de ona buğzediniz!” diye nidâ olunur. Bütün semâ ehli (melekler) ona buğzederler. Sonra yeryüzünde o kimseye karşı halkın kalbine düşmanlık konulur, hepsi ona düşman olurlar. (Sahîh-i Müslim)
SELMÂN-I FÂRİSÎ’NİN (R.A) TEVÂZUU
Bir adam atı için bir miktar yem satın aldı. O vakit Medâin vâlisi bulunan Selmân-ı Fârisî (radıyallâhü anh) Hazretlerini tanımayıp ona:
“Ey Farslı, gel de şunu taşı” dedi.
Hazret-i Selman çuvalı yüklenip onu takip etti. İnsanlar Hazret-i Selman'ı (radıyallâhü anh) gördükçe selâm veriyorlardı. Adam onlara:
“Bu zât kimdir?” diye sorunca,
“Selmân-ı Fârisî'dir” dediler. Adam hemen özür dileyerek: “Efendim, vallâhi sizi tanıyamadım, çuvalı bana veriniz” dedi. Lâkin Selman (radıyallâhü anh) şöyle buyurdu:
“Hayır, ben bu yaptığımla üç türlü hayır kazanacağımı umuyorum.
Birincisi, kibirden kurtulmuş oluyorum.
İkincisi, bir Müslümanın ihtiyâcını karşılamakta ona yardımcı oluyorum.
Üçüncüsü, eğer senin dediğin şeyi yapmamış olsam, sen onu benden daha zayıf kimseye taşıtacaktın. Ben o zayıfı korumuş oluyorum.”
(Hilyetü'l-Evliyâ)
Hicrî: 18 Muharrem 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder