31 Ekim 2017 Salı

ŞEYTANA KULLUK ETMEYİN, O SİZE AÇIK BİR DÜŞMANDIR”



قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ. (سورة فاطر, ٦ )
الله تعالى بيوردى ( مئآلا ) ." خبريك اولسون ! محقق كى شيطان سزه دوشمان در . سزده اونى دوشمان بليب ( ساقنين )  . جونكى او أطرافنده طوبلانيب كنديسينه تابع اولانلرى آنجق جهنم أهلندن اولسونلر ديه دعوت أدر ."
Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Haberin olsun! Muhakkak ki Şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman bilip (sakının). Çünkü o etrafında toplanıp kendisine tâbi olanları ancak cehennem ehlinden olsunlar diye davet eder.” 
(Fâtır sûresi, âyet 6)
Hicrî:   11 Safer  1439  Fazilet Takvimi 

“ŞEYTANA KULLUK ETMEYİN, O SİZE AÇIK BİR DÜŞMANDIR”


(Yâsin sûresi, âyet 60) Şeytan kelimesi inatla isyan eden cin, insan yahut hayvandan her biri için kullanılır. “Şeytan, Allâh'ın rahmetinden uzak” demektir.
İbn-i Abbâs Hazretleri buyurdular ki: İblis'in ismi önceden Azâzil idi, Allâhü Teâlâ'nın emrine âsî gelip lânete uğradı ve ondan sonra Şeytan diye isimlendirildi.
Şeytanlar erkek ve dişidirler, çoğalırlar, kıyâmete kadar ölmezler. Cinler de erkek ve dişidirler, çoğalırlar ama ölürler. Melekler de ise erkeklik ve dişilik yoktur, doğurmazlar ve yiyip içmezler. Şeytan ve cinnin şerleri büyüktür. Şeytan'ın şerri âyetle sâbittir (meâlen): “Çünkü Şeytan insana açık bir düşmandır. (Yûsuf sûresi, âyet 5)
Cinler insanlar gibi iki kısımdır: Mü'min ve kâfir. Onların kâfirleri devamlı Müslümanlara zarar vermeye uğraşırlar.
Ebû Saîd Harrâz (kuddise sirruh) rüyâsında İblis'i gördü. Ona asasıyla vurmak istedi. İblis dedi ki: “Ey Ebû Saîd, biz asadan korkmayız. Biz ancak ârifin kalb semâsında doğan marifet güneşinin nurundan korkarız.”
Şeytan insana aşırı yemek ve içmek ile musallat olur. İnsan, aşırı yeyip içmeyerek şehvetlerine hâkim olduğu vakit şeytan o kimseye müdâhale edemez.
Nefsin ıslâhı için beş vakit namazı kılmak lâzımdır. Namazda Allâhü Teâlâ huzurunda elleri bağlamak, ona rükû ve secde etmek sûretiyle nefis ıslâh olur.
Nûh Aleyhisselâm gemiden çıktığında şeytanı gördü. Hazret-i Nuh (a.s.) ona dedi ki: “Ey Allah düşmanı, âdemoğlunun hangi ahlâkı senin ve askerlerinin onları saptırıp helâke götürmenize yardımcı olur.”
İblis dedi ki: “Âdemoğlu aşırı cimri, harîs (çok hırslı), hasedci, zâlim ve aceleci ise onu bir kerede kapıveririz.”
Bir kimsede bu huylar toplanırsa ona “Şeytân-ı merîd” denir. (Merîd, azılı demektir.) Zira bu huylar şeytanların büyük reîslerinin huylarıdır.
Hicrî:   11 Safer  1439  Fazilet Takvimi 


30 Ekim 2017 Pazartesi

ALLAH’TAN FAYDALI İLİM İSTEYİNİZ”



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ بَاعَ دَارًا وَلَمْ يَشْتَرِ بِثَمَنِهَا دَارًا لَمْ يُبَارَكْ لَهُ فِيهَا. (هق)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   كيم بر أو صاطار ده باراسيله باشقه بر أو صطن آلمازسه او باراده او كمسيه بره كت يوقدر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kim bir ev satar da parasıyla başka bir ev satın almazsa o parada o kimseye bereket yoktur.” 
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Sünen-i Kübrâ)
Hicrî:   10 Safer  1439  Fazilet Takvimi 

“ALLAH’TAN FAYDALI İLİM İSTEYİNİZ”


Allâhü Teâlâ, Dâvud Aleyhisselâm'a vahyedip:
“Yâ Dâvud! Faydalı ilmi öğren!” buyurdu. Hazret-i Dâvud: “Ya Rabbi, Faydalı ilim nedir?” dedi.
“Benim celâlimi, azamet ve kibriyâmı, her şeye kâdir olduğumu (yani sıfatlarımı) bilmendir. İşte bu, seni bana yaklaştırır” buyurdu.
Aliyyü'l-Mürteza (k.v.): “Büyüyüp de Rabbimi bilmek varken küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi. Muhakkak insanların Allâh'ı en iyi bileni, Allah'tan en çok korkanı, ona en çok ibâdet edeni ve Allah için en güzel nasihat edenidir.” (Rûhu'l-Beyân)

İSLAM ADÂLETİNİN KALPLERİ FETHİ

Müslüman devletler kendilerine tâbi olan gayr-i müslimlerden cizye adıyla cüz'î bir vergi alır, bunun mukâbilinde de onları himâye ederlerdi. Şayet bunların memleketlerine bir taarruz vuku bulursa Müslümanlar derhal ordu ile o taarruzu def ederek, onları himâye ederlerdi. Onları böylece himâye etmedikçe kendilerinden cizye almazlardı.
Yermük Harbi sırasında İslâm ordusu belli bir bölgede toplanmak zaruretinde kaldıklarından Humus ahâlîsini bir müddet himâye edemeyecek bir vaziyette bulunmuşlardı. Bunun üzerine, o ahâlîden almış oldukları cizyeyi, kendilerine iâde ederek:
“Biz şimdi harb ile meşgulüz, sizi himâye edemeyeceğiz. Binaenaleyh verdiğiniz cizyeyi alınız da başınızın çaresine bakınız.” dediler. Fakat o ahâlî Müslümanların zaten ne âlicenap, ne adâletperver olduklarını evvelce de anlamış bulunduklarından iade edilen cizyeyi kabul etmediler.
“Sizin hâkimiyetiniz, adâletli idareniz bizim için daha evvel içinde bulunduğumuz mağduriyet ve mazlumiyet hâlinden kat kat üstündür. Vâliniz bizde kalsın, şayet Bizans askeri şehrimize saldırırsa biz onları vâlinizle beraber def ederiz” demişlerdi. İşte adâlet, kalbleri böyle fetheder. O muhterem İslâm kumandanlarında tecelli eden şu adâlete bakınız. Onlar başka bir dine mensup olsalar da İslâm'ın âdilâne himâyesini kendi dindarları bulunan kavimlerin hâkimiyeti altında yaşamaya bin kere tercih ediyorlar.
Hicrî:   10 Safer  1439  Fazilet Takvimi 


29 Ekim 2017 Pazar

FAKİRLER ZENGİNLERDEN ÖNCE CENNETE GİRER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَدْخُلُ فُقَرَاءُ الْمُسْلِمِينَ الْجَنَّةَ قَبْلَ أَغْنِيَائِهِمْ بِنِصْفِ يَوْمٍ وَهُوَ خَمْسُ مِائَةِ عَامٍ. (ت)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   مسلمانلريك فقيرلرى ، زنكنلرندن آخرت كونى ايله )  - يارم كون – اؤنجه جنته كيره جكلردر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Müslümanların fakirleri, zenginlerinden (âhiret günü ile) -yarım gün- önce cennete gireceklerdir. Bu (dünya günü ile) beşyüz yıldır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   09 Safer  1439  Fazilet Takvimi 

FAKİRLER ZENGİNLERDEN ÖNCE CENNETE GİRER


Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallâhü anh) anlattı:
Ashâb-ı Suffe'den bir topluluğun arasına oturmuştum. Onlardan kimisi, elbisesi kısa olduğundan diğer arkadaşının arkasına oturarak onunla örtünüyordu. İçimizden birisi de bize Kur'ân-ı Kerîm okuyordu. Bu sırada Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) teşrîf buyurdu. Biz onun geldiğinden habersiz idik. Baktık ki Resûlullah başımızda ve ayakta bize bakıyor, Kur'ân okuyan (onun teşrîfini fark edince) sustu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bize selâm verdi ve: “Ne yapıyordunuz?” diye sordu.” Biz:
“Allâh'ın kitâbını dinliyorduk” dedik.
“Allâhü Teâlâ'ya hamdolsun ki bana, (oturup kendileriyle sohbet etmemi) emrettiği ümmetleri nasîb etti.” buyurdular.
Sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), tevâzu gösterip kendisini bizimle bir olduğunu göstermek için aramıza oturdu. Sonra eliyle -etrafında halka olmamızı- işâret etti ve: “Böylece oturunuz” buyurdu. Biz hemen etrâfında halka oluverdik. Peygamberimiz (s.a.v.) hepimizin yüzünü görüyordu. Sonra buyurdular ki:
“Ey muhâcirlerin fakîrleri, size müjdeler olsun! Kıyâmet gününde kâmil nûr ile gelirsiniz. İnsanların zenginlerinden (âhiret günüyle) yarım gün (yani dünya senesi ile beş yüz sene) önce cennete girersiniz. (Sünen-i Ebî Dâvud ve Mişkât) Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Benim rızâmı, fakirlerinizi râzı ederek arayınız. Muhakkak siz onlar hürmetine rızıklandırılır ve fakirleriniz hürmetine düşmanlarınıza karşı Allâhü Teâlâ'nın yardımına nâil olursunuz.” (Mesâbîh) (Bahsi geçen fakirler, salih ameller işleyen ve dünyada sıkıntılara sabreden fakirlerdir. Fakirlerden sonra cennete girecek zenginler ise Allâh'ın nimetlerine şükredip mallarındaki hakları ödeyen, zekât ve sadaka veren, salih amel işleyenlerdir.)
Fakirliğin fazileti böyle olunca, insan başına gelen fakirlik sıkıntılarına sabretmeli, mal hırsından ve tamahkârlıktan vazgeçip Allâhü Teâlâ'nın takdîr buyurduğu rızka kanâat etmelidir.
Hicrî:   09 Safer  1439  Fazilet Takvimi 



RESÛLULLAH EFENDİMİZİN ŞEFÂATI



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: شَفَاعَتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ لِمَنْ شَهِدَ أَنْ لَا اِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَأَنِّي رَسُولُ اللهِ. (طس)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   قيامت كونى شفعاتم ، الله دان باشقه إله اولماديغنه و بنم ده اللهيك رسولى اولديغومه شهادت أدنلر إيجن در ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyâmet günü şefâatim, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allâh’ın resûlü olduğuma şehâdet edenler içindir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat)
Hicrî:   08 Safer  1439  Fazilet Takvimi 

RESÛLULLAH EFENDİMİZİN ŞEFÂATI


Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyâmet günü geldiği zaman insanlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak karışacaklar. Sonra Âdem Aleyhisselâm'a gelerek: ‘Zürriyetine şefâat et!' diyecekler. Âdem Aleyhisselâm: ‘Ben ona ehil değilim, lâkin siz İbrahim Aleyhisselâm'a gidin; çünkü o Halîlullâh'tır' diyecek. Bunun üzerine İbrahim Aleyhisselâm'a gelecekler. O da: ‘Ben buna ehil değilim, lâkin siz Mûsâ Aleyhisselâm'a gidin, çünkü o Kelîmullâh’dır’ diyecek. Müteâkiben Hz. Mûsâ'ya gelinecek. O da: ‘Ben buna ehil değilim; lâkin siz Îsâ Aleyhisselâm'a gidin; çünkü o Rûhullah'tır ve ondan bir kelimedir' diyecek. Sonra Îsâ Aleyhisselâm'a gelecekler. O da: ‘Ben buna ehil değilim; lâkin siz Muhammed Aleyhisselâm'a gidin' diyecek.
Nihayet bana gelecekler. Ben onlara: ‘(Evet) Ben buna ehilim' diyerek hemen gidip Rabbimin huzuruna (çıkmak için) izin isteyeceğim. Bana izin verilecek. Ben de onun huzurunda ona öyle hamd ve senâlarda bulunacağım ki, şimdi onları söylemeye gücüm yetmez; onları bana Allah ilhâm edecek. Sonra secdeye kapanacağım. Bana:
‘Ya Muhammed, başını kaldır ve söyle ki, sözün dinlensin, iste (isteğin) verilsin, şefâat dile sana şefâat hakkı verilsin' denilecek. Bunun üzerine ben: ‘Ya Rabbi! Ümmetimi! Ümmetimi!' diyeceğim. Bana: Haydi git, kimin kalbinde bir buğday yahut arpa tanesi kadar iman varsa onu cehennemden çıkar, denilecek. Ben gidip bunu yapacağım. Sonra yine Rabbime dönerek aynı hamd ve senâlarla ona hamd edeceğim. Sonra ona secde ederek yere kapanacağım. Bana (yine:)
‘Ya Muhammed, başını kaldır da söyle, sözün dinlensin, iste ki isteğin verilsin; şefâat dile sana şefâat hakkı verilsin' denilecek. Ben (yine) ‘Ümmetimi! Ümmetimi!' diyeceğim. Bunun üzerine bana: ‘Haydi git, kimin kalbinde hardal tanesi kadar iman varsa onu cehennemden çıkar' denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra Rabbime dönerek aynı hamdlerle ona hamdedeceğim ve secdeye kapanacağım. Bana (tekrar): ‘Ya Muhammed başını kaldır, söyle ki, sözün dinlensin; iste isteğin verilsin. Şefâat dile sana şefâat hakkı verilsin' denilecek. Ben de: ‘Ya Rabbi! Ümmetimi! Ümmetimi!' diyeceğim. Bana: ‘Git, kalbinde hardal tanesinden çok daha az iman olan kim varsa onu da cehennemden çıkar' denilecek. Ben hemen gidip bunu da yapacağım.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî:   08 Safer  1439  Fazilet Takvimi