قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ: يَا عَائِشَةُ تَوَاضَعِي فَإِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ يُحِبُّ
الْمُتَوَاضِعِينَ وَيُبْغِضُ الْمُتَكَبِّرِينَ. (كنز)
رسول
الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ." أى عائشه ! متواضع ( آلجق كونولى ) اول . محقق الله تعالى متواضع اولانلرى سوَرْ ،
كبرلى اولانلره ده بغض أدر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve
sellem) buyurdular: “Ey Âişe! Mütevâzı (alçak gönüllü) ol. Muhakkak
Allâhü Teâlâ mütevâzı olanları sever, kibirli olanlara da buğzeder.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 12 Muharrem 1439 Fazilet
Takvimi
HALÎFENİN TEVÂZUU
Emevî halîfelerinden Ömer bin Abdülaziz (rahimehullâh)
bir gece bir şeyler yazıyordu. Yanında bir müsafiri vardı. Kandil de
sönmek üzere idi. Müsâfir, “Kandile yağ doldurayım da, sönmesin” dedi.
Ömer bin Abdülaziz (rh.): “Hayır. Müsâfirine iş yaptırmak, kişinin
keremine yakışmaz.” buyurdu. Müsafir, “Öyleyse hizmetçiyi çağırayım.”
dedi. “Hayır, o şimdi uyumuştur.” deyip kendisi kalktı, yağdanlığı aldı
ve kandile yağı doldurdu.
Müsâfir, “Ey mü'minlerin emîri, niçin böyle yapıyorsunuz?” deyince Halife Ömer bin Abdülaziz (rh.);
“Kandile yağ almaya kalktığım zaman da Ömer idim, dönüp geldiğimde gene Ömer'im.” buyurdu. (Risâle-i Kuşeyriyye)
EVLİYÂ’NIN HİMMETİ, YAKDI BENİ KÂL EYLEDİ
Sultan Birinci Ahmed Han merhum, Üsküdar'a gittiği bir günde Aziz
Mahmud Hüdâî Hazretlerine tesadüf eder. Derhal atından iner, şeyhini
bindirip kendisi de rikâbında; atın arkasından yaya olarak yürür. Hüdâî
Hazretlerinin gönlü pâdişâhın yaya olarak yürümesine râzı olmaz ve:
“Sırf şeyhiminin duâsı ve emri yerini bulsun diye bindim.” der. (Zira
şeyhi Üftâde Hazretleri memnun olduğu bir hizmetinden dolayı Aziz
Mahmud Hüdâî'ye: “Oğlum, pâdişahlar rikâbında yürüsün” diye duâ
etmişti.)
Sultan Ahmed Han, bu hâdise üzerine şu beyitleri söylemiştir:
Varımı ben Hakk'a verdim, gayri varım kalmadı
Cümlesinden el çeküb pes dü-cihânım kalmadı
Çünki hubbullâh erişdi, çekdi beni kendüye
Açdı gönlüm gözün gayrı gümânım kalmadı.
Evliyâ'nın himmeti yakdı beni kâl eyledi,
Sâfîyim, buldum, safâyı, dü-cihânım kalmadı,
Ahmedî der: Yâ İlâhî sana şükrüm çokdurur,
Hamdü lillâh aşk-ı Hak'dan gayrı varım kalmadı
Lugatçe: Dü-cihân: İki âlem. Hubbullâh: Allah sevgisi. Gümân: Şek, şüphe. Kâl: Madeni eriterek saf hale getirmek ameliyesi.
Hicrî: 12 Muharrem 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder