Hadîs-i
Şerîf:
"Allâhü Teâlâ Refîk'tir (; rıfk ile tasarruf eder), kaba ve haşinliğe
ve bunların dışındakilere vermediğini rıfk ile (yumuşak ve tatlılıkla
davranmaya) verir."
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
Hicrî:11 Muharrem 1435
•Fazilet Takvimi
HZ. EBÛ BEKİR'İN (R.A.) FAZÎLETİ
Hz. Ömerü'l-Fârûk'a (r.a.) bir hatibin hutbede Hz. Ebû Bekir'in
(r.a.) ismini okumadığı haberi gelince ağlayarak şöyle buyurdular:
"Vallâhi, Ebû Bekir'in bir gecesi ve günü Ömer'den ve Ömer'in bütün âile
efrâdından hayırlıdır."
Resûlü Ekrem (s.a.v.) Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile Mekke'den gece vakti ayrılıp Medîne'ye hicret etmek üzere yola çıktığı zaman, Ebû Bekir (r.a.) bâzan Resûlü Ekrem'in (s.a.v.) önüne, bâzan ardına, bâzan sağına ve bâzan da soluna geçerek yürürdü. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ebû Bekir'e (r.a.):
"Niçin böyle yapıyorsun?" diye sorunca "Sizi korumak için böyle yapıyorum. Yolda pusu kurduklarını düşünerek öne geçiyorum, tâkip ederler diye ardınızdan yürüyorum." dedi.
Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) o gece yürümekten parmakları soyuldu, ezilip incindi. Hz. Ebû Bekir, Resûlü Ekrem'i (s.a.v.) mağara kapısına kadar sırtında götürdü ve;
"Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allâh'a yemin ederim ki, mağaraya önce kendim girmeden seni içeri bırakmam. Bir şey varsa zararı bana dokunsun." dedi ve içeri girdi. Bir tehlike olmadığını gördükten sonra Resûlullâh'ı mağaraya dâvet etti. Hz. Ebû Bekir mağarada yılan ve benzeri zararlı haşere deliklerine ayaklarını koymuştu. Yılan Hz. Ebû Bekir'in ayağını ısırdı. Acısından Ebû Bekir'in (r.a.) akan gözyaşları Resûl-i Ekrem'in yanaklarına döküldü. Resûl-i Ekrem (s.a.v.);
"Korkma, Allah bizimledir." buyurdu. Allâhü Teâlâ Resûlü'ne sekîneti ve Ebû Bekir'e de tumânîneti (kalb huzûru) nasîb etti. İşte gecesi budur.
"Resûlullâh (s.a.v.) vefât edince, kabîlelerin çoğu dinden çıktılar. Bazıları, 'Namaz kılarız, fakat zekât vermeyiz,' dediler. Bizler Ebû Bekr'e (r.a.) bunlara karşı yumuşak davranmasını tavsiye ettiğimizde; "...Vallâhi, Resûl-i Ekrem'e verdikleri bir devenin yularını dahi vermezlerse onlarla harbederim." dedi ve biz de ona uyarak harb ettik. İctihâdında, kararında cidden isâbet etmişti. İşte günü de budur." buyurdu.
Resûlü Ekrem (s.a.v.) Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile Mekke'den gece vakti ayrılıp Medîne'ye hicret etmek üzere yola çıktığı zaman, Ebû Bekir (r.a.) bâzan Resûlü Ekrem'in (s.a.v.) önüne, bâzan ardına, bâzan sağına ve bâzan da soluna geçerek yürürdü. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ebû Bekir'e (r.a.):
"Niçin böyle yapıyorsun?" diye sorunca "Sizi korumak için böyle yapıyorum. Yolda pusu kurduklarını düşünerek öne geçiyorum, tâkip ederler diye ardınızdan yürüyorum." dedi.
Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) o gece yürümekten parmakları soyuldu, ezilip incindi. Hz. Ebû Bekir, Resûlü Ekrem'i (s.a.v.) mağara kapısına kadar sırtında götürdü ve;
"Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allâh'a yemin ederim ki, mağaraya önce kendim girmeden seni içeri bırakmam. Bir şey varsa zararı bana dokunsun." dedi ve içeri girdi. Bir tehlike olmadığını gördükten sonra Resûlullâh'ı mağaraya dâvet etti. Hz. Ebû Bekir mağarada yılan ve benzeri zararlı haşere deliklerine ayaklarını koymuştu. Yılan Hz. Ebû Bekir'in ayağını ısırdı. Acısından Ebû Bekir'in (r.a.) akan gözyaşları Resûl-i Ekrem'in yanaklarına döküldü. Resûl-i Ekrem (s.a.v.);
"Korkma, Allah bizimledir." buyurdu. Allâhü Teâlâ Resûlü'ne sekîneti ve Ebû Bekir'e de tumânîneti (kalb huzûru) nasîb etti. İşte gecesi budur.
"Resûlullâh (s.a.v.) vefât edince, kabîlelerin çoğu dinden çıktılar. Bazıları, 'Namaz kılarız, fakat zekât vermeyiz,' dediler. Bizler Ebû Bekr'e (r.a.) bunlara karşı yumuşak davranmasını tavsiye ettiğimizde; "...Vallâhi, Resûl-i Ekrem'e verdikleri bir devenin yularını dahi vermezlerse onlarla harbederim." dedi ve biz de ona uyarak harb ettik. İctihâdında, kararında cidden isâbet etmişti. İşte günü de budur." buyurdu.
Hicrî:11 Muharrem 1435
•Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder