Hadîs-i Şerîf:
عَنْ
أَبي هُرَيْرَةَ t أَنَّ رَسُولَ الله ﷺ قَالَ: «لَوْلا
أَنْ أَشُقَّ عَلى أُمَّتي لأَمَرْتُهُمْ بالسِّوَاكِ مَعَ كُلِّ
صَلاةٍ » متفق
عليه
“Eğer ümmetime meşakkat vermesinden korkmasa idim onlara her
abdestle berâber misvakı emrederdim.”
Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Sünen-i
Kübrâ
Hicrî:26 Zilkâde 1434 •Fazilet
Takvim
ÜSTAZA UZATILAN EL BAŞKASINA VERİLMEZ
Evliyânın büyüklerinden Üftâde Hazretleri’nin müridi olan Aziz
Mahmud Hüdâî Hazretleri tevâzû ve gayretle kısa zamanda yüksek manevi
mertebeler elde etmişti. Bunu çekemeyen diğer müritler üstazları Hz.
Üftâde’ye şikâyette bulunmuşlardı.
Bir kış mevsimi sofraya pilav geldiği zaman Hz. Üftâde, “Şimdi bağdan
taze kopmuş üzüm gelse idi, şu pilav ile ne güzel yenirdi.” buyurunca
müridler birbirlerinin yüzüne bakmaya başlamışlardı. Çünkü ortalık karla
kaplı idi ve üzüm mevsimi değildi.
Aziz Mahmud Hüdâî, üstazının bu sözündeki manayı anlayıp “Efendim,
müsâade buyurulursa emrinizi ben yerine getireyim” deyince üstazı
“memnun olurum” der. Bunun üzerine Hüdâyî Hazretleri, bağa gider.
Ortalık karla kaplı olduğu halde, bağda üzümler görür ve iki sepet üzüm
doldurur. Bu inâyet-i ilâhiyyeye müteşekkir kalır.
Sevincinden ilahi ve kasideler okuyarak dönerken ayağı kayar ve
çamura batar. Kurtulayım diye uğraştıkça daha da batar. Sepetleri
canından daha çok muhafazaya gayret eder.
Bu sırada bir zat zuhur eder, “Evladım, uzat elini, seni kurtarayım,”
der. Hüdâyî Hazretleri, ona kim olduğunu sorar. Hızır olduğunu
söyleyince “Efendim, Üftâde’ye uzatılan el başkasına verilmez,” cevabını
verir. Hz. Üftâde’nin ruhaniyyeti onu oradan çıkarır, kurtulur. Üzümü,
şeyhinin huzuruna getirir ve olanları anlatır.
Üftâde Hazretleri çok memnun olur, müridler de bu olanlar karşısında
hayretler içinde kalırlar. Üftâde hazretleri “Müridlerim, Hüdâyî’nin
kemalini sizler de anladınız ya. O hilafeti çoktan hak etmiştir.”
buyurur.
Hicrî:26 Zilkâde 1434 •Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder