9 Ekim 2013 Çarşamba

MAKBUL BİR HACCIN SIRLARI



MAKBUL BİR HACCIN SIRLARI

MAKBUL BİR HACCIN SIRLARI

Önceki yıllarda önce Ramazan-ı Şeriften iki ay önce başlayan hac yolculuğu, dönüşte Kurban Bayramı’ndan iki ay sonraya kadar devam ediyordu. Yol emniyeti veyolculuk sırasında çekilen meşakkatler vesair sıkıntılar olurdu. Ancak Beytullah’ı görmek, Arafat’ta bulunmak, Müzdelife ve Minadaki vazifelerin heyecanı, Resulullah Efendimiz’e olan hürmet, aşk ve sevgiyle yoğrulunca bütün zorluklar biterdi.
Şimdi ise ortalama iki hafta süren hac ve bir iki hafta arasında değişen umre yolculuğu yapılıyor. Gelişen teknolojiye rağmen sıkıntılar olmuyor değil. Uçuşlar gecikebiliyor, havaalanında işlemler
uzayabiliyor, güzergâh üzerinde kontroller uzun sürebiliyor. Nihayetinde başka bir ülkeye gidildiği için de çoğu zaman umulmadık bazı şeylerle karşılaşılabiliyor. Otellere yerleşme sırasında olanlar, Arafat’taki sıkışıklıklar ve Müzdelife vakfesinden Mina çadırlarına kadar yürünecek 2-3 km’lik mesafede karşılaşılacak sıkıntılara hazırlıklı olmak gerekiyor. Bunun için gözleri kendi gönüllerine döndürecek çare, ilk günden hacca niyette ve başlangıçta yapılanlarda gizli. “Nereye gidiyorum?” diye tefekkür ederek işe başlayanlar, haccın bir ibadet olduğu niyetiyle ve şuuruyla yola çıkanlar manevi lezzete ulaşabiliyorlar.
Hacca niyet
Son yıllarda birçok meselede olduğu gibi hac ve umre ibadetinde de “niyet” ile “âdet” birbirine karıştırılır oldu. Hacca niyet etmek, adet yerini bulsun kabilinden olmamalı. Daha hac ve umre için başvuru yapmadan önce kişinin bu soruyu cevaplaması gerekiyor. Adet yerini bulsun diye mi oraya yöneliyor, yoksa içinde bir heyecan var mı?
Hac en mukaddes yolculuklardan biridir.
Ancak insanlar bu farzı yerine getirirken strese girebiliyor. Kimi zaman ilk defa memleketinden ayrılıyor, ilk defa uçağa biniyor, ilk defa otelde kalıyor. Hac yolculuğuna çıkmadan evvel yapılan seminerler hacca niyeti güçlendirirken oluşabilecek muhtemel stresi de azaltıyor. Ancak seminerlerde bazı hatalar da yapılabiliyor.
“Makbul bir hacda sonra günahların af olacağı” ile ilgili hadis-i şerif var. Ancak hac öncesi yapılan seminerlerde bu hadis-i şerifin ikinci kısmına odaklanılıyor. Günahların af olacağına şüphe yok; lakin haccın makbul olması şartıyla. Haccın makbul olabilmesi için seminerlerde niyet, şuur ve tevazuun üzerinde daha fazla durulması gerekiyor. Bu konuda İmam-ı Deylemi’nin rivayet ettiği şu hadis-i şerif hatırlatılabilir. “Ümmetimin üzerine bir zaman gelecek ki zenginleri seyahat için, orta hallileri ticaret için, fakirleri dilenmek için, âlimleri de gösteriş için hacca gelir.”
“Hacca gidersem bütün günahlarım af olacak” diye bir garantiye girmek, beklentiye kapılmak insanı sıkıntıya sokuyor. Hadis-i şerifte “Mü’minin korkusu ve ümidi tartılsa eşit olur.” buyruluyor. Hac ve umrede bu hal üzere olunmalı.
Müslüman kişi “Haccım kabul oldu mu, bir hata yapar mıyım?” diye tedbirli olmalı.
Bu tedbirlerden biri de ihramdan itibaren mahremiyete riayet etmek.
Kadın ve erkeğin ihramı
İhram haram olmak demektir. Şükür cihetinden giyilen elbise anlaşılır.Ama geniş manada eli, gözü, ayağı, dili, kalbi ve bütün azaları hakiki manada ihrama sokmaktır.
Kadınların ihramı, giydikleri elbiseleridir. Erkekler doğrudan Mekke-i Mükerrme’ye gidiyorlarsa, ihrama ülkelerinde giriyorlar. Önce
Medine’ye gidiliyorsa ihrama Efendimizin girdiği yerde Zülhuleyfe’de girerler.
Beytullah’ın etrafında erkeklerde ızdıba ve remel vardır. Erkekler omuzlarını açarak üç şavtta bir remel yapıyorlar. Kadınlarda remel yok, Safa Merve arasında hervele de yoktur. Hâlbuki Safa ve Merve arasında Hazret-i Hâcer validemiz oğlu Hazret-i İsmail’i görmek için koşmuştu. Tesettürü ihlal etmemek için kadınlar koşmuyorlar. Buralara dikkat etmek gerekiyor.
Hac kafilesinin önemi çok büyük
Daha seminerler sırasında gerginliği azaltacak ve şuuru artıracak iyi bir yol arkadaşı seçmek gerekir. İyi yol arkadaşı ve iyi bir grupla gitmek makbul hac için çok önemlidir. Çünkü yanlış yaptığınız zaman sizi düzeltecek, nasihat edecekarkadaşla ibadeti öğrenir ve bunları harfiyen tatbik ederse, hac sırasında bütün her şey ibadete dönüşecektir. Şuurlu gidenler, kusura hataya odaklanmayıp istiğfar, salâvatı şerife okuyup her anını ibadete çevirerek nefsi ile meşgul oluyorlar.
İyi bir niyet ile mukaddes mekânlara doğru yönelenler, oranın kıymetini daha iyi anlamak için yola çıkmadan siyer-i nebiyi okumalılar. Böylece ziyaret edilecek mekânlara zihnen daha iyi hazırlık yapılabiliyor. Böylece, nereye hangi maksatla gidildiği daha iyi anlaşılır. Okuduklarını orada görmek manevi iştiyakını da artıracaktır.
Tavaf etmeden önce…
Geçmişte âlimler ve fukahalar emniyet ve asayiş olmaması durumunda haccın düşmesine fetva vermişlerdir. Hatta çoğu âlim rüşvetçilere ve haraç isteyenlere “Haraç verilmez. Çünkü zalime yardım edilmiş olunuyor.” diye hacca cevaz vermemiştir. Geçmişte yol güvenliği ve can güvenliği olmadığı için hac düştüğü gibi, şer-î şerife uyulamayan diğer durumlarda da hac düşer.
Günümüzde kadınların farzlara haramlara riayette uymakta zorlandıkları en mühim yer tavaftır. Otellere taşınma sırasında ve diğer intikallerde de sıkıntılar oluyor. Arafat’ta ve Müzdelife’de kadınların abdest aldıkları
çadırların etrafı kapalı değil. Umrede yoğunluk olmadığı için şartlar müsait denilebilir. Ancak hac’da Arafat ve Müzdelife’yi beş milyon hacı üç-dört günde dolaşıyor. Beş milyon hacı dört günde, yaklaşık yirmi beş kilometre mesafede bir hareketlilik yaşıyor. Burada kadın erkek mahremiyetine riayet edilmeli. Medine’deki gibi Şer-i şerife uygun tesisler yapıldığında, kadınların yaşadığı bu zorluklar bitecek ve ibadetlerini gönül rahatlığı ile yapacaklardır.
Bir mezhep üzere hac yapmak
Haccın farzları, vacipleri ve sünnetleri var. Mezheplerin farz, vacip ve sünnetlerini birbirine karıştırma gibi uygulamalar ibadeti tehlikeye düşürür. Mezhep imamları hac ve umre için ibadet şartlarını dengelemişlerdir. Mesela Hanefî mezhebinde müzdelife vakfesi sabah namazından sonradır. Müzdelife’de gece kalmak sünnettir. Sabah namazı kılındıktan sonra vakfenin yapılması vaciptir.
Bu hususta Hanefi imamları arasında ittifak vardır.
Maliki mezhebinde ise akşam namazından sonra Müzdelife vakfesi yapılıp Mina’da kalmak vaciptir.
Şafiî mezhebinde gece yarısından sonra Müzdelife’de vakfe yapılır. Mina’da kalmak
ise vaciptir. Hanbelî mezhebinde de Mina’da kalmak vaciptir.
Hanefî mezhebinde sabah namazından sonra Müzdelife’de vakfe vacip olup Mina’ya gelmek orada kalmak sünnettir. Fıkhî ölçüler uygulanmadığı zaman bu dengeler bozuluyor. Bütün mezheplerde Müzdelife’de gecelenmesi sünnet, vakfe yapılması vaciptir. Sadece vakfenin zamanına dikkat edilmeli. Dikkat edilmediğinde Hanefî mezhebine göre kurban kesilmesi gerekebilir.
Döndükten sonra
Hanefi mezhebinde vacip olan bir meseleyi yerine getirmediğinizde haccın makbul olabilmesi için kurban kestirmeniz gerekiyor. Şayet eksiklik hacdan döndükten sonra fark edilirse yine kurbanın Mekke-i Mükerreme’de kesilmesi gerekiyor.
Hac dönüşünde kişinin kendine hacdaki kadar dikkat etmesi çok mühim. Hacca gidenin kaza namazı varsa düşmez, kul hakkının da ödenmesi gerekir. Müzdelife’de kul hakkının bağışlanma, bizim muttali olmadığımız; bilmediğimiz kul haklarıdır.

Hizmet Turizm’in yaşattığı kolaylıklar
Türkiye’nin önde gelen Hac ve Umre firmalarından olan Hizmet Turizm’in sağladığı en büyük kolaylık, yıllardır biriken tecrübesini hacı adaylarına ibadet ve kolaylık olarak
yaşatmasıdır.
Hizmet Turizm’de hac yolculuğu ilk önce Medine-i Münevvere ile başlıyor. Bunda hem Efendimiz’i ziyaretle hacca başlamak, hem de onun ihrama girdiği yerde ihrama girmek niyetinin olması son derece anlamlıdır.
Bu tercih iki de güzellik getiriyor: Birinci güzellik, Medine-i Münevvere o tarihlerde
kalabalık olmadığından, hacı adayları Harem-i Şerif ten, Ravza-i Mutahhara’dan
hakkıyla istifade edebiliyorlar. Ayrıca Medine-i Münevvere’de Hizmet Turizm tarafından
seminerler veriliyor, daha önceki seminerlere katılamamış olanlar yeniden hazırlanıyorlar.
İkinci güzellik ise Mekke-i Mükerreme’ye geçildiğinde anlaşılıyor. O da hac vazifeleri bittikten sonra hacıların hemen hanelere dönme isteğinin gelmesi. Çünkü yoğun bir ibadet döneminden sonra yorgunluk olabiliyor ve vazife bitince insanlar evlerine ulaşmak isteyebiliyorlar. Hac bitince Medine-i Münevvere’den yeterince istifade edilemeyebiliyor.
İnsan ve Hayat Dergisi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder