قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّكَ لَنْ تُنْفِقَ نَفَقَةً تَبْتَغِي بِهَا وَجْهَ اللهِ إِلَّا أُجِرْتَ عَلَيْهَا حَتَّى مَا تَجْعَلُ فِي فَمِ امْرَأَتِكَ. (خ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : شبهسز سن ، حنمنه يديرديكيك لقمايه وارنجايه قدار الله تعالى ، نيك رضاسنى آرايارق حارجاديغيك هر بر نفقه دان دولاي ألبتده أجره نائل اولورسون . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Şüphesiz sen, hanımına yedirdiğin lokmaya varıncaya kadar Allâhü Teâlâ’nın rızâsını arayarak harcadığın her bir nafakadan dolayı elbette ecre nâil olursun.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 17 Zilkâde 1446 Fazilet Takvim
ÂDİL MELİK: NUREDDİN ZENGÎ (RAH.)
Nureddin Zengî, Selçukluların Halep atabeği olup Selçuklu sultanı Rükneddin Mesûd’un damadıdır. Oğuzların Avşar boyundandır. Âdil bir hükümdar idi. Elliden fazla şehri Haçlılardan almış ve Kudüs’ün fethine de zemin hazırlamıştır. Kendisine Ömer bin Abdülazîz’i (rah.) örnek alırdı.
Ehl-i Sünnet ve Cemâat’e son derece bağlı olup bidat fırkalarının ve bidatlerin yayılmasına karşı mücadele ederdi. Derdi ki: “Biz, devletimizde nizâmı temin için yolları hırsızlardan ve eşkıyadan muhafaza etmeye çalışıyoruz. Dini -ki her türlü hayra ulaştıran asıl yol odur- onu muhafaza etmemiz daha elzem değil midir?”
Dımaşk’ta Yusuf bin Âdem isminde bir adam, çok ibadeti ve zühdü ile meşhur oldu, hattâ birçok kimse ona tâbi olup etrafına toplandı. Ancak sonra Ehl-i Sünnet’e muhalif sözler söylemeye başladı. Nureddin Zengî, bunu haber alınca, hemen onu yakalattı, bir merkebe bindirip bütün beldelerde teşhir etti ve “Biz, hak yoldan ayrılmaya cüret edeni böyle cezalandırırız.” dedi. Sonra onu Dımaşk’tan Harran’a sürdü.
İbn-i Kesîr diyor ki: Nureddin Zengî, idaresi altındaki beldelerde sünnetlerin ihyası, bid’atlerin imhâsı için çok çalışmıştır. Ehl-i şirk olan Haçlılarla mücadele ettiği gibi ehl-i bidatle de mücadele etti; Mısır’ı Fâtımîlerden, Haleb’i İsmailîlerden temizledi, onların Ehl-i Sünnet’e uymayan âdetlerine son verdi. Her tarafta medreseler açarak Ehl-i Sünnet itikadının ve sahih dînî bilgilerin öğretilmesini temin etti. Sadece Halep’te elli dört medrese tesis etmiştir.
Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) sünnet-i seniyyesine son derece uymaya çalışırdı. Hâfız Ebu’l-Kasım bir gün, sultanın da bulunduğu bir mecliste hadîs-i şerîf dersi yapıyordu. Ders sırasında naklettiği bir hadîs-i şerîfte, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.), kılıcı taklîd sûretiyle; yani kılıcın bağını omuzuna yahut boynuna asarak kuşandığını rivâyet etti. Sultan, hayretini izhar ederek bunu ilk defa işittiğini söyledi. Zira o vakitlerde askerler, kılıcı bellerine kuşanırlardı. Ertesi gün Sultan, askerleriyle geçit merasimi yaptı, sultan ve askerlerin tamamı, kılıçları taklîd suretiyle kuşandılar.
Hicrî: 17 Zilkâde 1446 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder