قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَكْثِرُوا مِنْ تِلَاوَةِ الْقُرْآنِ فِي بُيُوتِكُمْ فَإِنَّ الْبَيْتَ الَّذِي لَا يُقْرَأُ فِيهِ الْقُرْآنُ يَقِلُّ خَيْرُهُ وَيَكْثُرُ شَرُّهُ وَيُضَيِّقُ عَلَى أَهْلِهِ. (فيض)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : أولرينزده قرآن كريمى ( حورمتله و ) جوقجه اوقويونوز . زيرى إيجنده قرآنى كريم اوقونمايان أويك خيرى آز ، شرى جوق اولور و إيجنده كيلره ده رزق دارليغى وريلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Evlerinizde Kur’ân-ı Kerîm’i (hürmetle ve) çokça okuyunuz. Zira içinde Kur’ân-ı Kerîm okunmayan evin hayrı az, şerri çok olur ve içindekilere de rızık darlığı verilir.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 23 Şâban 1446 Fazilet Takvim
TÂHİR BİN HÜSEYİN’İN MEKTUBU
Tarihçi İbn-i Haldûn, “Mukaddime” isimli eserinde Abbâsî kumandanlarından Tâhir bin Hüseyin’in, oğlu Abdullâh’a yazdığı nasihatnâmesini şöyle nakletmiştir:
Evlâdım! Sana ilk nasihatim şudur ki takvâ sahibi ol, Allâhü Teâlâ’dan kork ve Rabb’inin, senin her hâlini gördüğünü ve bildiğini aklından aslâ çıkarma. Cenâb-ı Hakk’ın gazabına sebep olacak hâllerden dâimâ uzak dur. İyi bil ki murâkabe (yani, her hâlini, Rabb’inin devamlı gördüğünü ve bildiğini, hiç hatırından çıkarmamak) Allah korkusuna sebeptir. Allah korkusuyla takvâ hâsıl olur ve takvâ sahibi kimse de Rabb’inin razı olmayacağı, kıyamet günü pişmanlık duyacağı her hâlden uzak durur.
Mâdem ki Cenâb-ı Hak, sana sıhhat ve âfiyet gibi nimetler verdi, sen de onun emirlerine ve yasaklarına riâyet ederek ve âhireti aklından çıkarmayarak bu nimetlerin hakkını ödemeye gayret et. İyi bil ki Cenâb-ı Hak, verdiği bu sıhhat ve mal ile hangi amelleri işlediğinden seni hesaba çekecektir.
Gece gündüz idaren altındakileri adâletle gözet, onların haklarını yerine getir. Zira idaren altındakiler, Cenâb-ı Hakk’ın sana bir emanetidir; onlara şefkatli davranmanı sana farz kılmıştır. Aralarında adâletle hükmet, hak sahiplerine hakkını teslim et, hak edenlere de dinin verdiği cezayı tatbik etmekte gevşeklik gösterme. Mazlumu müdafaa et. Böylece idaren altındaki halkın kanları, canları ve malları emniyet içinde bulunur, huzur içinde yaşarlar. Sen, onlara merhametli davranırsan, Cenâb-ı Hak da sana rahmet eder. İnsanlar arasında dinin hükümlerini dosdoğru tatbik eyle. Onlara nasıl davrandığından da hesaba çekileceğini, sakın hatırından çıkarma.
İyi bil ki Allâhü Teâlâ, sana farz kıldığı şeylere ne kadar riâyet ettiğine nazar edecek, amelini, şartlarına uygun ve ihlasla işleyip işlemediğine göre hak ettiğin sevabı ve mükâfâtı verecektir. Öyleyse her şeyden önce, üzerindeki farzları lâyıkıyla yerine getir. Zira bu ameller, senin âhiret sermâyendir.
Hicrî: 23 Şâban 1446 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder