قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا. (سورة التحريم، ٨)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : أى إيمان أدنلر ! اللهه نصوح ( بر دها كوناحه دونمك خطرنزه دخى كلميه جك دره جه ده جدى ) بر توبه إيله توبه أديك . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: ... Ey iman edenler! Allâh’a, nasûh (bir daha günaha dönmek hatırınıza dahi gelmeyecek derecede ciddi) bir tevbe ile tevbe edin.”
(Tahrîm Sûresi, âyet 8)
Hicrî: 07 Receb 1446 Fazilet Takvim
TEVBE ETMEK FARZDIR
Tevbe, dinin çirkin gördüğü ve yasakladığı şeyleri terk ederek, övdüğü ve izin verdiği şeylere dönmektir. Günahlar ve isyanlar helâk eder, Allâhü Teâlâ’dan ve Cennet’ten uzaklaştırır; onları terk etmek de Allâhü Teâlâ’ya ve Cennet’ine yaklaştırır.
Nitekim Nûr Sûresi’nin 31. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “…Ve ey müminler! Hepiniz, Allâhü Teâlâ’ya tevbe edin ki felâh bulasınız.” buyurulmuştur.
Bütün müminler tevbeye muhtaçtır. Her Müslümanın tevbe etmesi farz-ı ayındır. Hiç kimse, tevbeden müstağnî değildir. Çünkü âzâlarıyla günah işlemeyen insan, neredeyse yoktur. Âzâları ile günah işlemese bile, kalbiyle günaha meyletmekten kurtulamaz. Bundan da kurtulsa şeytanın, kendisini Allâhü Teâlâ’yı zikirden alıkoymak için verdiği çeşitli vesveselerden kurtulamaz. Şâyet bundan da kurtulmuş olsa Allâhü Teâlâ’yı, hakkıyla bilmek husûsunda gaflet ve kusurlardan kurtulamaz. Bütün bunların hepsi, müminin hâline ve bulunduğu makama göredir. Avâm, günahlardan tevbe eder; havâs, gafletten kurtulmak için tevbe eder; havâss-ı havâs ise kalbin mâsivallâha (Allah’tan başka şeylere) meyletmesinden tevbe eder.
Peygamberler aleyhimüsselâm da tevbe etmişlerdir. Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Muhakkak ben, Allâhü Teâlâ’ya, günde yüz defa istiğfâr ederim.” buyurmuşlardır.
Hâsılı her kul, tevbe etmeli ve tevbe etmek husûsunda acele etmelidir. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “İleride tevbe ederim diyenler, helâk oldu.” buyurmuşlardır.
Lokman Hakîm de oğluna şöyle nasihat etmiştir: “Oğlum, tevbeyi yarına bırakma. Zira ölüm, sana ansızın geliverir.”
Tâbiînden, büyük müfessir Mücâhid (rah.) da şöyle buyurmuştur: “Sabah akşam; devamlı surette tevbe etmeyen, kendine zulmetmiştir.”
Hicrî: 07 Receb 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder